bölüm 2 (gözlerindeki fırtınalar)

616 33 191
                                    

"Uyan Dora, geldik."

Gözlerimi birkaç kez kırptım ve ayılmaya çalıştım. Etraftaki bulanıklıklar gidince oturduğu yerden doğrudan yüzüme bakan Draco'yu gördüm. Tren durmuştu ve Draco beni uyandırmıştı. Oturur pozisyonda yattığım için biraz belim ağrıyordu ama katlanılabilecek bir acıydı. Biraz doğruldum ve gözlerimi ovuşturdum. Etrafıma bakınca artık Hogwarts'da olduğumuzu anladım. Güneş henüz doğmamıştı çünkü trenin gelmesi pek uzun sürmemişti. Hava hâlâ karanlıktı.

Ayaklandım ve üstten bavulumu aldım. Muhtemelen kabarmış olan saçlarımı elimle açmaya çalıştım ve düzelttim. Yüzümü de biraz ovuşturdum ve Draco'ya dönüp bakmadan kompartmandan çıktım.

Teknelere doğru yürümeye başladım. Oldukça tüğlü, uzun ve şişman bir adam bizi karşılıyordu ve teknelere yönlendiriyordu.

"Kıçınızı kaldırın ve acele edin çocuklar. Evet, bu taraftan."

O cidden fazla şişman ve uzundu.

Adımlarımı hızlandırıp tekneye bindim ve beklemeye başladım. Tekneye benim dışımda 2 yabancı çocuk da gelmişti. Yanlarında da birtane kız. Çocuklar hakkında pek birşey söyleyemedim. Birisi Kızıl ve beyaz tenli, diğeri ise esmer ve gözlüklü... İkisi de normaldi ama kız olan dikkatimi fazlasıyla çekmişti.

Merlin, saçları çok güzel!

Ama bu biraz anormal...

Anormal olan şey şuydu; üçüde bana bakıyordu hemde çok rahat bir şekilde. Gözlerimi üçünden de kaçırıyordum ama onlar bana bakmaya devam ediyordu. Şimdi kendimi şizofrene bağlamış gibi hissediyordum cidden. Acaba yüzümde birşey mi vardı?

"Yüzümde birşey mi var?" Dediğim zaman kendimi tıpkı bir aptal gibi hissetmiştim. İşte benim sorunum da buydu; aklımdan geçeni pat diye söylüyordum. Utançtan dolgun alt dudağımı dişlemeye başladım.

"Biz... Sadece tanışmaya çalışıyorduk. Öyle değil mi çocuklar?" Dedi harikulade saçları olan kız. Sanırım şu ikisine göre aralarında en zeki olan bu kızdı. Diğer çocuklar kafalarını aynı anda salladılar. Suratlarında afallamış gibi bir ifade vardı ve dönüp kalmışlardı. İkiside Draco'nun verdiği tepkiyi vermişti diyebilirim.

Neden beni gören hüzünlü bir tepki veriyor?

"Benimle tanışmak isteyeceğinizi sanmıyorum..." Dedim ve derin bir nefes alıp verdikten sonra ekledim.
"Bir Riddle'ım. Kim olduğunu bilirsin sen in küçük kızıyım." Beklediğim tepkiyi vermemişlerdi. Üçü de çok normalmiş gibi davranmıştı ve bunun nedenini anlayamamıştım. Genelde beni gören herkes kaçmak istiyordu çünkü beni lanetli sanıyorlardı.

"Ah, bu bizim için hiç sorun değil." Diyince ciddi anlamda sevinmiştim. Gülümseyerek karşılık verdim ve devam ettim.

"İsmin ne?"

Biraz durdu. Ardından buruk bir gülümseme yerleştirdi yüzüne ve konuşmaya başladı.

"Hermione. Sen Dora olmalısın." Acaba beni tanımayan birini görecek miydim?

"Evet, Dora. Ve siz..." Dedim karşımda oturan iki çocuğa bakarak.

"Ron."

"Harry."

Aynı anda isimlerini söylemişlerdi ama onları anlamam çok zor olmamıştı. Kafamı onaylar gibi aşağı yukarı salladım ve kafamı öne eğdim.
.
.
.

Hogwarts'a gelmiştik. Büyük salonda oturuyorduk fakat ben ayaktaydım. Henüz binam belirlenmemişti ve ilgilenen birini de görememiştim. Tanıdık birilerini aramaya çalışırken harikulade saçlı kız yani Hermione, yanıma gelip konuşmaya başladı.

Secrets Of Obliviate ~Draco Malfoy İle Hayal EtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin