Altan ve Atakan yakınlaşması aralarındaki çekimi kuvvetlendirdi. Ama Altan, Atakan'ın çekim alanına girmekten korktuğu için kendini geri çekti.
Altan: Ben yemek. Ben yemek yapıyordum da duymamışım senin geldiğini.
Atakan: Şey. Şey sorun değil ya. Ben de öyle sessiz geldim korkuttum da seni.
Altan: Yo yo sorun değil. Ben yemeğe bakayım.Altan, yemeği bahane ederek önüne döndü. Atakan da yüzünde aptal bir sırıtmayla masaya oturdu.
Altan: Annenler ne zaman gelir? Ona göre sofrayı kurayım.
Atakan: Biraz sonra gelirler. Ben de yardım edeyim sana.Altan ve Atakan birlikte masayı kurmaya başlarlar.
Atakan: Teşekkür ederim.
Altan: Niçin?
Atakan: Bugün için. Sadece kahvaltıya gelecektin, yapmadığın iş kalmadı.Annemler seni zorlamadı demi?
Altan: Yo sorun değil. Ailen çok tatlı insanlar. Çok iyi kalpliler.
Atakan: Öyledirler. Sen iyi misin peki? Seni de kumandan etmişler benim başıma anlaşılan.
Altan: Iyiyim iyiyim. Sorun yok. Annen biraz düşkün sana. Galiba sen de hastayken mızmız biriymişsin kardeşin de onun hakkından sen gelirsin diyince kaldım ben de.
Atakan: Ah Füsun.Tam o sırada Kıymet'in sesi duyulur.
Kıymet: Ev mis gibi yemek kokuyor. Aman. Altan kızım. Neler yapmışsın böyle? Niye zahmet ettin yavrum?
Altan: Estağfurullah Kıymet Teyze. Ne zahmeti? Zahmet mi olur hiç? Siz sabah benim için o kadar uğraşmışsınız bir yemeğin lafı mı olur?
Füsun: Bir yemek mi? Donatmışsın masayı.
Altan: Sizinkiler gibi olmaz da ben de işte elimden geldiğince yapmaya çalıştım.
Kıymet: Mis gibi kokuyor yavrum sağol. Hadi gelin oturalım yiyelim.
Atakan: Annem size afiyet olsun. Biz arkadaşlarla dışarda yiyeceğiz.
Altan : Aras? Ay ben onu unuttum. Kıymet Teyze çok isterdim ama işte dün söz verdik.Kusura bakmayın lütfen.
Kıymet: Ne kusuru yavrum? Siz bakın keyfinize.
Atakan: Sen iki dakika otur ben hazırlanıp geliyorum.Atakan,hemen odasına çıkıp dün akşamdan hazırladığı gömleği pantolonu giydi,saçını yaptı, parfümünü sıktı. Aşağı indi.
Füsun: Vay vay vay. Ato? Bu ne yakışıklılık?
Kıymet: Maşallah benim oğluma.
Altan: Baya iyi.Altan, Atakan'ın sabahki halinden bu karizmatik haline dönüşümü karşısında şaşırıp afallasa kendine gelmeye çalıştı. Derin nefes aldı.
Altan: E ben? Atakan yemeğe gitmeden önce ben bir üstümü değiştirsem.
Atakan: Tamam tamam. Hadi annem biz çıktık.Altan ve Atakan birlikte spor salonuna gider. Altan,zamanında aldığı bir tane elbiseyi valizinin arasında buldu. Babasının bunu koymasına şaşırsa da mutlu da oldu. Hemen üstünü değiştirip,bir ruj bir rimel sürdü. Saçını da bir tür düzleştirdikten sonra botlarını da giyip çıktı. Eh tabi Atakan'ın,bu afet-i devran karşısında nutku tutuldu.
Atakan
Allah'ım bugün hiç bitmesin nolur. Sanki bir rüyada gibiyim. Biri beni uyandıracak diye çok korkuyorum. Oha oha oha. Bu güzellik,bu çekicilik ne? Baya baya ateş ediyor. Allah'ım sen bana dirayet ver sen bana dayanma gücü ver. Nolur yemekte kimse bakmasın ben de kimseye dalmak zorunda kalmıyım.
Atakan: Çok. Çok güzel olmuşsun. Yani elbise çok yakışmış.
Altan: Teşekkür ederim.Birbirlerinin gözlerinin içine bakakaldılar. Tam o sırada telefon çaldı.
Altan: Efendim, geliyoruz,tamam, görüşürüz.
Altan: Aras aradı nerede kaldınız diye. Gidelim mi?
Atakan: Gidelim.AlKan arabaya binip, yemek yiyecekleri restauranta gittiler. Atakan kolunu Altan'a doğru uzattı. Altan da bu teklifi kabul edip Atakan'ın koluna girdi. Birlikte masaya doğru gittiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başlangıç
FanfictionHer insan kendi hikayesiyle doğar. Her hikaye,ayrı bir dünya. Ya herkes kendi dünyasında yok olup gidecek ya da kendi dünyasını güzelleştirecek.