Kaçış

114 5 0
                                    

Bazı anlar vardır. İnsanın o an görünmez olmak istediği,yer yarılsa da yerin dibine girmek istediği,kimsenin onu bulamayacağı... Ama işte insanız. Bizi üzen,korkutan, rahatsız eden ne varsa uzaklaşmak isteriz, kaçmak isteriz.Fakat o anda kalıp o duyguyla yüzleşmek zorundayız. Çünkü biz ne kadar kaçarsak kaçalım o duygu da bizimle gelecek. Unutmayın tarih yalnızca cesurları yazar.

Eganis Cafe

Altan sinirli,Atakan şaşkın. Atakan, Altan'ın cümlesini anlamaya,sindirmeye çalışıyordur. Tam şuan karşılarında umursasızca duran, kızı sinir krizi geçirirken hiçbir şey olmuyormuş gibi davranan adam Altan'ın babasıydı. Altan'a tüm hayatını zehir eden adamdı. Altan hala sinirle bir ileri bir geri gidiyordur.

Altan: Sen hangi yüzle geldin?
Muttalip: Doğru konuş diye bir daha söylemicem.
Altan: Niye geldin niye?
Muttalip: Dedim ya annen hasta. Seni istiyor. Seni almaya geldim.
AlKan: NE?

Atakan,ancak sesini bulmuş konuşmuştur.

Altan: Ya sen bunca zaman niye çıktın? Nasıl buldun beni? Niye buldun?
Muttalip: Üçüncü ve sonuncu kez söylüyorum. Annen hasta ve seni istiyor. Ve biliyorsun ki benim elim kolum uzundur. Her şeyi bilirim.

Altan,bu sözle geçmişteki anılarını hatırlar. Gerçekten hep öyle olmuştu. Altan,neyi saklamak istese ilk önce babasının haberi olmuştu. Gelen anılarla birlikte yüzünü buruşturur.

Altan: Ne belli senin doğru söylediğin? Belki annem sağlıklı.
Muttalip: Eğer telefon numaranı değiştirmeseydin ya da bir kez olsun anneni arasaydın bu sorunun cevabını bilirdin.
Altan: Yine her şeyin suçlusu ben mi oldum? Ya nasıl başarıyorsun? Gerçekten merak ediyorum nasıl başarıyorsun?
Muttalip: Ben bir şey yapmıyorum. Her şeyin suçlusu sensin çünkü.

Altan'ın  kırgınlıkla ve sinirle birlikte gözleri dolmaya başlar. Arkasını dönüp derin nefes almaya çalışır. Atakan ise karşısında yüzsüzce duran bu adama nefretle bakar. Altan'a dönüp baktığında kalbinde bir şey yandığını hisseder.

Muttalip: Atakan. Atakan Gülce. Dükkanın bu aralar boş olması önümüzdeki hafta kirayı verirken zorlamasın seni? Malum zamlandı kiran.

Atakan, hayret içinde adama bakıyordur. Gerçekten her şeyi nasıl biliyor?

Altan: Sanane. Sanane. SA- NA - NE. Birlikte çalışıp ödüyoruz biz.
Muttalip: Onu biliyoruz. Ama sen benimle geleceğin için Atakan yalnız kalacak. Tek başına nasıl halledecek? Hoş kuzeni Mihran elbet destek çıkar. Ama onda da durumlar pek normal değil bu ara.

Atakan,tam sinirlenip ağzını açacakken Altan, Atakan'ın kolunu tutar.

Altan: Gerçekten benim seninle geleceğimi düşünüyor musun?
Muttalip: Düşünmüyorum eminim.
Altan: Gelmiyorum.
Muttalip: Geliyorsun. Sen annene fazla düşkünsün Altan. Ve annen senin yüzünden hasta. Bunu ona borçlusun.
Altan: Ben nereden bilicem gerçekten hasta olup olmadığını?

Muttalip,cebinden telefonu çıkarıp galeriye girer. İstanbul'a gelmeden önce çektiği son fotoğrafı Altan'a gösterir. Altan'ın başı dönüp bayılacak gibi olmuştur. Atakan, Altan'ı kolundan tutup güç vermek ister. Resimdeki kadın yaşayan ölü gibiydi. Kemikleri sayılacak kadar zayıflamış, yüzü sararıp solmuş, ağzında oksijen maskesi, kollarında serumlar hortumlar... Altan, aldığı nefesinin canını yaktığını hisseder. Muttalip, Altan'ın elinden telefonu alır ve birini arar. Telefon açılır ve telefonu açan kişi ekranı Altan'ın annesine doğru çevirir.

Muttalip: Nurhayat. Bak kızın burada. Ama gelmeyecekmiş öyle diyor.

Altan'ın annesinin her yeri ağrıyıp acıdığından inler.
Altan ise gözyaşları içinde annesini izler. Muttalip telefonu kapatır.

Muttalip: 2 saat sonra otobüs kalkacak. Tüm eşyalarını topla gidiyoruz.

Altan,elini kalbinin üstüne koyar. Atakan ise ne yapacağını ne diyeceğini bilmiyordur. Altan gözünün önünde acı çekiyordur ama onun elinden bir şey gelmiyordur.

Atakan: Altan.
Altan: Atakan annem.

Altan, Atakan'a sarılır. Atakan da Altan'ın saçlarını seviyordur. Bir süre sonra Altan Atakan'dan ayrılır. Ağlamaktan gözleri kan çanağına dönmüştür. Atakan'ın elini tutar.Ayağa kalkar. Ve Atakan'a bakar.

Altan: Özür dilerim Atakan. Özür dilerim. Seni de bu ana şahit etmek zorunda bıraktığım için. Ve beni affet olur mu? Her kavuşma bu dünyada gerçekleşmez bizimkisi de mahşere kalmış.

Atakan: Hayır olmaz. Bak biz kavuştuk. Ne mahşeri? Ben buradayım.Bak benim kalbim burada.

Artık Atakan'da ağlıyordur.

Altan, Atakan'ın elini bırakıp arkasını döner. Ağlamaktan ve üzüntüden başı dönüyordur. Ağlayarak merdivenleri çıkmaya başladığında baş dönmesi şiddetlenir. Tam merdivenin kenarına tutunacakken ayağı kayar. Ve yürüyecek çıktığı merdivenlerden yuvarlanarak iner.

Atakan: Altaaaan Altaan.

Atakan, Altan'ın başını ellerinin arasına almış feryat ederken Muttalip ambulansı arar. Yaklaşık 10 dakika sonra gelen ambulansla birlikte hastaneye doğru giderler. Atakan, Altan'ın elini hiç bırakmıyordur. Hastaneye geldiklerinde Altan'ı acile alırlar. Önce muayene edip sonra tomografiye gönderirler. Daha sonra da birkaç tetkik yapılır. Atakan ise dışarda bir o yana bir bu yana gidip geliyordur. Arada kafasını kaldırıp kapının önünde otu bakıyordur. Kızın hayatını mahvetmiş,evden kovmuş yetmemiş gibi bir de tekrar aynı şeyleri yapmaya yemin etmiş gibi geldiği anda Altan'ın ruhunu yaralamıştı. Atakan, sinirle Muttalip'in yanına gider.

Atakan: Hem kızın hayatını mahvedip hem onu nasıl suçlayabilirsin? Bir insan bunu kendi kızına nasıl yapar? Kendi canından kanından birine bu kadar kötülüğü nasıl yapar? Eğer Altan'a bir şey olursa eğer senin yüzünden ona zarar gelirse
Muttalip: Napacaksın? Beni mi döveceksin?
Atakan: Emin ol tahmin bile edemezsin.

Atakan, arkasını dönüp gider. O sırada doktor çıkar.

Atakan: Altan nasıl? Bir şeyi yok demi?
Doktor: Tomografi sonuçlarında ters bir şey yok. Kan değerleri de normal. Bayılmadan önce onu üzen,strese sokan bir şey oldu mu?

Atakan, nefret dolu bakışlarla Muttalip'e bakar. Doktor da durumu anlar.

Doktor: Kontrol amaçlı bugün bizim misafirimiz olacak.
Atakan: Peki görebilir miyim?
Doktor: Çok fazla olmamak şartıyla. Geçmiş olsun.
Atakan: Teşekkürler.

Doktor gittikten sonra Atakan, Altan'ın yanına gider. Altan,uyuyordur. Atakan, yanındaki sandalyeye oturur. Altan'ın elini tutar.

Atakan: Altan... Daha sana verdiğim sözlerin üstünden kaç gün geçti geldiğimiz noktaya bak. Koruyamadım seni, koruyamadım çocukluğunu,koruyamadım.

Atakan, gözleri dolu bir şekilde Altan'ın elinin üstüne kafasını koyar. Altan yavaşça gözlerini açar.

Altan: A-Ata-Atakan
Atakan: Altan. Uyandın şükürler olsun.
Altan: Nerede o?
Atakan: Dışarda.

Altan, derin bir nefes alır. Nefes almasıyla birlikte gözleri dolar. Atakan, Altan'ın yanağından süzülen yaşı narince siler.

Altan: Kaçamıyorum. Ne senden ne de geçmişimden. Tam diyorum yeni bir hayata başlıyorum sonra hop kendimi tüm hikayenin başladığı yerde buluyorum. Atakan,ben çok yoruldum. Ben tam nefes almaya başlamışken, tam bir şeyleri başarırken geçmişim ayağıma takılan pranga gibi takılıyor. Düşmemek için uğraşsam da düşüyorum. Annem... Kadın benim yüzümden ne hale gelmiş.
Atakan: Senin yüzünden değil.
Altan: O, doğruyu söylüyor. Benim yüzümden o hale geldi. Ve
Atakan: Ve?
Altan: Atakan,ben gidiyorum.
Atakan: Altan
Altan: Atakan olmaz. Ben burada kalamam. Benim annemin yanında olmam lazım.
Atakan: Baban?
Altan: O hep gölge gibi peşimdeymiş zaten. Baksana beni bu şehirde buldu.
Atakan: Olmaz. Olamaz. Gidersen

Atakan,zorlukla yutkunur. Altan, içten bir şekilde gülümser.

Altan: Her masal mutlu sonla bitmiyormuş. Bizim masalımızın sonu mutsuzmuş demek ki...

Başlangıç Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin