Arzu

133 7 14
                                    

Eganis Cafe

Altan, Atakan için mükemmel bir sofra hazırlamıştır. Masada yok yok.  Zeytin,peynir, haşlanmış yumurta,dereotu,roka, maydanoz, domates, salatalık,mevsim meyveleri, avokado yani kısacası Atakan'ın en sevdiği yiyecekler (!) bir masada toplanmış. Altan yüzünde şeytani bir gülümsemeyle telefonu eline alıp Atakan'ı arar.

Atakan Ev

Atakan, mışıl mışıl uyurken çalan telefon sesine söverek telefonu eline almış ve açmıştır.

Atakan: Sabahın köründe ne diye aradın bilmiyorum ama umarım uykumu bölmeye değen bir sebeptir.
Altan: Atakan? Sen daha uyuyor musun? Hemen kalkıyorsun o yataktan.

Atakan, Altan'ın sesini duyunca hemen kendine gelir.

Atakan: Altan? Ne oldu? Bir şey mi oldu? Iyi misin?
Altan: Sakin ol iyiyim. Ama senin için aynı şeyi söyleyemeceğim. Bugün tüm gün benim emrimde olacaksın ve sen hala uyuyorsun.
Atakan: Tamam biliyorum ama keşke günün aymasını, kargaların kahvaltısını etmesini bekleseydin. Saat daha sabahın 7si.
Altan: Erken kalkan yol alır. O yüzden şimdi hemen kalk ve kafeye gel. Kahvaltı yapacağız.
Atakan: Bu saatte? Kafede? Baş başa? Ya sen kafanı bir yere mi vurdun?
Altan: Atakan. Her geçen dakika senin aleyhine. Kalktın kalktın. Kalkmadın her aşama senin için daha zorlanacak.
Atakan: Tamam geliyorum.

Atakan,uykusunu alamadığı için söve söve banyoya gider. Hızlıca bir duş alıp giyinir ve çıkar evden. Doğruca kafeye doğru gider.

Eganis Cafe

Altan, masanın başına oturmuş heyecanlı bir şekilde Atakan'ı bekliyordur. O sırada kafeye Atakan girer.

Altan: Günaaaydııın
Atakan: Günaydın mı? Henüz gün aymadı. Ve biz sabahın köründe bu soğukta kafedeyiz. Neden?
Altan: Telefonda dedim ya. Kahvaltı yapacağız.
Atakan: Altancım. Kahvaltı dediğin şey adı üstünde kahve içmeden önce yapılan bir aktivite. Sabahın köründe değil.
Altan: Atakan. Bugün ben ne dersem onu yapmak zorundasın.O yüzden şimdi sofraya otur ve güzelce kahvaltını yap enerjini topla. Çünkü çok ihtiyacın olacak.

Atakan,masaya bakar bakar bakar.

Atakan: Bu masada benim enerjimi toplayabileceğim hiçbir şey yok. Börek yok,kete yok,simit yok,sucuklu yumurta yok,yok yok yok.
Altan: Haşlanmış yumurta var. O sana yeter. Atakan,fark ettim ki çok sağlıksız besleniyorsun. Sürekli karbonhidrat tüketiyorsun ve gün içinde sayamadığım kadar çok kahve içiyorsun. Bugün toksinlerinden arınıyorsun.
Atakan: Ne yapıyorum ne yapıyorum?
Altan: Toksinlerinden arınıyorsun.
Atakan: Altancım ben toksinlerimle karbonhidratlarımla kafeinlerimle gayet mutluyum.
Altan: Ama ben öyle istiyorum.

Atakan,istemeye istemeye o masaya oturup bir şeyler yemeye çalışır. Altan da Atakan'ın ağzına roka maydanoz tıkmaya çalışır.

Atakan: Bari çay olsaydı.
Altan: Çayımız var. Var ama normal çay değil.
Atakan: Ne çayı var?
Altan: Bitki çayı. Mis gibi bak.

Altan, Atakan'ın bardağına bitki çayı koyar. Atakan da suratını ekşitmiş bir şekilde Altan'a bakar.

Altan: Bakma öyle. Hadi iç çayını. Sıradaki aktivitemize geçeceğiz.
Atakan: Neymiş o?
Altan: Spor salonuna gideceğiz.
Atakan: Orada ne yapacağız?
Altan: Yemek. Atakan spor salonunda ne yapılır?
Atakan: Yok yok yok. Ben spor falan yapmam.
Altan: Öyle mi dersin?

Spor Salonu

Altan ve Atakan spor salonuna gelmiştir. Altan,tek tek spor aletlerini denettirmeye çalışıyordur. Koşu bandına binerler. Yavaş tempoda başlarlar.

Başlangıç Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin