His

113 7 0
                                    

Atakan Ev

Her sabahki coşku karmaşa bu sabah da vardı. Bir yandan sofra kuruluyor bir yandan uyanmayanlar bağırarak uyandırılıyor. Atakan ise kendini bomba gibi hissettiği için sabahın köründe uyanmış,ekmek ve simit almaya çıkmış.

Atakan: Taze taze simit,ekmek aldım size.
Füsun: Sen? Sabahın köründe kalktın,bizim için ekmek simit aldın? Hangi dağda kurt öldü Atakan?
Atakan: Abartma be kızım abartma.
Füsun: Ben mi abartıyorum? Ayşim bu abinin her zamanki hali mi?
Ayşim: Değil ablam. Abi,sen akşam eve döndüğünde de bu kadar mutluydun. Noldu?
Kıymet: Oğlum? Altanla mı ilgili?
Atakan: Yok annem. Dün akşam yemek çok güzel geçti. Aras,Yade'ye evlenme teklifi etti onu kutladık o yüzden.
Füsun: Sen ne zaman ediyorsun Atakan?

Atakan'ın yediği simit boğazında kaldı, öksürük krizine girdi. Füsun, gülerek su verdi.

Atakan: O nereden çıktı kızım?
Füsun: Nereden mi çıktı? Oğlum,senin sevgilin yok mu? Kaç yaşına geldin? Evlen artık.
Kıymet: Kardeşin haklı oğlum. Bak benim altın defterim doldu taşıyor. Hep ben mi vericem altın?
Atakan: Annem.
Kıymet: Yok annem mannem. En kısa zamanda kıza teklifini yap,gidelim isteyelim ailesinden.

Atakan, kahvaltı masasında annesinin söylediklerini düşündü. Altan'a evlenme teklifi etse Altan ne diyecek ki? Hem daha kendi hislerinin adını tam koyamazken evlenme teklifi olmaz. Ayrıca Altan,ne hissediyor ki? Altan'ı bir sevgililik oyunun içine dahil etmişti ama. Ama evlilik bambaşkaydı. Çok zor alınacak bir karardı. Atakan bir şey yemeden masadan kalktı.

Eganis Cafe

Altan,sabahın köründe kafeye gelmiş tüm dükkanı temizlemişti. Kendine yorgunluk kahvesi yapmış tam rıhtıma çıkacakken dükkana Atakan girdi.

Atakan: Günaydın.
Altan: Günaydın.
Atakan: Nasılsın?
Altan: Iyi sen?
Atakan: Iyi bende.E napıyorsun?
Altan: Kahve yapmıştım kendime. Onu içecektim.
Atakan: Güzel. Sen çık rıhtıma. Ben de kendime bir kahve yapayım.

Altan,derin bir nefes alarak rıhtıma çıktı. Atakan'ın gözlerine bakmamak için kendisiyle savaşmıştı. Eğer bakarsa verdiği kararı unuturdu. Ve Altan,kendi kararlarını yıkmaktan nefret ederdi. Atakan'a mesafeli duracaktı ama kalbini kırmayacaktı.

Atakan: Dün. Dün için tekrardan teşekkürler.
Altan: Rica ederim. Ayrıca ben de teşekkür ederim.
Atakan: Ne demek her zaman. Yemek de güzeldi. Aras'la Yade adına da çok mutlu oldum.
Altan: Bencede. Ben de çok mutlu oldum. Aras, mutluluğu çok hak ediyor. Yade'ye bakarken gözlerinin içi gülüyor. Çok mutlu olurlar inşallah.
Atakan: Inşallah. Herkes mutluluğu hak eder.
Altan: Aras daha fazla. Aras benim için hep sığınacak liman oldu. Büyüdükçe koptuk biraz tabii. Ama benim için hep en önemli insanlardan biriydi ve hep öyle kalacak.
Atakan: Neden bu kadar önemli senin için?

Altan'ın gözleri doldu. Denize baktı,yutkundu. Tam dudaklarını aralıyor sonra nefes alıp geri kapatıyordu.

Atakan: Altan?

Tam o sırada müşteri gelir.

Y: Pardon bakar mısınız?
Atakan: Geliyorum hemen.

Atakan, Altan'a son kez bakıp içeri müşterinin yanına gelir. Altan ise tuttuğu gözyaşlarını rahat bırakır. Yavaş yavaş gözlerinden akmaya başlarlar. Atakan ise  göz ucuyla ona bakıyordur. Altan'ın bir şeyi olduğunu anlamıştır ama zorlamak da istemiyordur. Ama bir yandan da içi gidiyordur. Altan,bir süre daha rıhtımda kalır. Sonra kendini toplayıp içeri girer.

Atakan: Altan iyi misin?
Altan: Iyiyim.
Atakan: Laf olsun diye sormuyorum. Gerçekten iyi misin?
Altan: Iyiyim.
Atakan: Anlatmak ister misin?
Altan: Şuan için hayır.
Atakan: Tamam . Hadi sen git dinlen bugün. Hallederim ben.
Altan: Yok ya. Ben-
Atakan: Altan, lütfen.

Altan, çantasını alır çıkar dükkandan. Sahile gider.
İstanbul hikayesinin başladığı yere,sahildeki o banka gider.
Yeni bir hayat hayalini kurduğu yerde şimdi yeni hayatın getirdiği yükü altında eziliyordu. İstanbul,bir hortum gibi her şeyi içine çekiyordu. Altan bu hortumun ona zarar vermediğini biliyordu. Ama içindeki hortum, onu yiyip bitiriyordu. Ve İstanbul hortumuna karşı duran Atakan'ın,Altan hortumuna karşı duramazdı biliyordu.

Atakan ise, Altan'ın bu durgunluğunu sebebini merak edip,kendi kafasında kuruyordu.

Akşam Eganis Cafe

Kafe iyice yoğunlaşmış,Atakan iyice sıkışmıştı. Ayşim, Füsun ve Mihran da yardıma gelmişti. Ama Atakan'ın gözleri hep Altan'ı arıyordu. Tam arkasını döndüğünde Altanla burun buruna geldi. Altan bir adım geri attı.

Atakan: Hoşgeldin.
Altan: Hoşbulduk da niye aramıyorsun? Kafe dolmuş taşmış.
Atakan: Dinlen istedim.

Altan,hemen kahve makinesinin başına geçip siparişleri hazırlamaya başlar. Atakan tebessüm edip siparişleri almaya devam eder. Yoğun geçen bir gecenin ardından hepsi toplaşıp kahve içerler.

Füsun: Altan?
Altan: Efendim.
Füsun: Nasılsın? Yorgun gözüküyorsun.
Altan: Yok ya dün gece uyuyamadım bugün de yoğun geçince öyle oldum.
Füsun: Dün gece Atakan da çok mutlu geldi. Gece güzel geçti dedi.
Altan: Gece güzeldi zaten ya. Ben uykuya dalamadım.
Füsun: Anladım. Arkadaşlarınız evleniyormuş artık darısı sizin başınıza.

AlKan birbirine bakar. Altan,dışarı çıkar. Atakan da arkasından çıktı.

Atakan: Altan Altan Altan bir dur.
Altan: Ya ne var?
Atakan: Ya ne demek ne var? Bugün bir garipsin. Ne desek gözlerin doluyor,benden uzak duruyorsun, gözlerime bakmaktan kaçıyorsun.
Altan: Ya Atakan bırak.
Atakan: Bırakmayacağım. Söyle.
Altan: Atakan bırak dedim.
Atakan: Altan bırakmayacağım dedim. Söyle neyin var?
Altan: Konuşmak istemiyorum. Ben kendimle kalmak istiyorum.
Atakan: O ne demek?
Altan: Atakan ben gidiyorum.
Atakan: Nereye?
Altan: Senin olmadığın bir yere.
Atakan: N-ne?
Altan: Atakan istemiyorum. Seni kendi hayatımın bir parçasını yapmak istemiyorum. Sen ve ailen bu kadar güzelken seni kendi karanlığıma mutsuzluğuma çekmek istemiyorum.

Altan, gözyaşları içinde Atakan'ı arkasında bırakarak gider. Atakan, Altan'ın neden böyle davrandığını anlamakta zorlanır. Ikisi de gözyaşlarını akıtırken yağmur yağmaya başlar. Sanki ağlamalarını kimse görmesin diye çok güçlü şekilde yağmaya başlar. Altan,yere çöküp ağlamaya devam eder Atakan ise Altan'ın bıraktığı yerde. Fonda da Cem Özkan " Olmayacak Bir Hayal" çalıyordur.

Başlangıç Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin