Aşk... Sadece 3 harften oluşan kiminin hayatını güzelleştiren kiminin hayatını mahveden,kiminin şükür sebebi kiminin lanet ettiği o yoğun duygu... Genelde iki insanın birbirine karşı hissettiği duygu olarak düşünülse de insan mesleğine de, eşine de, hayatındaki her şeye,bir renge,bir kitaba da aşık olabilir. Ama iki insanın birbirine karşı hissettiği aşk, insanları birbirine bağlayan bir köprü gibi. Birbirini hiç tanımayan iki insanın zamanla gülüşüne, bakışına, duruşuna,karakterine hayranlık duyması ve bunu hiç bir baskı altında olmadan özgürce söyleyebilmesi daha güzel. Lafın özü herkesin birbirini kırmadan sevdiği, özür dilemesini bilen,kalbi güzel insanlarla dolu bir dünya diliyorum...
Spor Salonu
Ondan önceki hayatımla şimdiki arasında kocaman bir fark var. Bundan 3 hafta önce biri bana kalkıp İstanbul'a gideceksin orada bir adamla tanışacaksın ve o adam senin hayatını bir anda güzelleştirmeye başlayacak deselerdi hadi gidin başkasıyla eğlenin derdim ama şimdi gerçekten hayal edemediğim bir hayatım var. İşim var,kafamı sokacağım bir yer var,beni kızları gibi gören bir aile var ve her geçen gün hayatımı daha da güzellik getiren, yüzümü güldüren bir adam var. Atakan, değişik biri. Yani büyümüş ama büyüdüğünü kabul etmek istemeyen bir tarafı var. Ailesini çok seviyor hepsinin üstüne titriyor, işini aşkla yapıyor. İnsanları mutlu etmeyi biliyor. Ve şu 2 haftada belki ömrümde gülümsemediğim kadar gülümsüyorum. Kalbinin güzelliği karşısında insanın tüm doğruları yıkılıyor. Bazen tek bakışıyla yapıyor bunu bazen de tek bir hareketiyle... Bir gülümsemesi var hani küçük erkek çocuklarının uzaktan kumandalı arabaya kavuştuğu o anki mutluluğu gibi öyle masum öyle saf. Bazen bana öyle bakıyor ki hani diyorum ki gerçekten dünyanın en değerli insanı benmişim gibi. Gözlerinin içi gülüyor. Bazen dalıp gidiyorum gözlerine. Ama... İşte aması var. O gözlerinde boğulmaktan korkuyorum. Dün gece ne güzel sarıldı,ne güzel cümleler söyledi. Şükür etti benimle tanıştığı için. Babası tarafından istenmeyen birini sanki kalbimdeki yaraları gözlerimde görüyormuş gibi bağrına basıp sıkıca sarıp sarmalıyor. Kollarının arasındayken bambaşka bir dünyadaymışım gibi hissediyorum. Dün gece sadece bir kupaya o kadar sevinip bana defalarca teşekkür etmesi,beni şükür sebebi olarak görmesi o kadar o kadar güzel ve özeldi ki... Bir sevgililik oyunu içindeyiz ama değiliz gibi. Hem arkadaş hem sevgili gibiyiz. Bazen bana yaklaşınca elim ayağım titriyor ama onun nefesini hissedince de mutlu oluyorum. Bilmiyorum. Atakan Gülce,benim tüm ezberimi bozuyor.
Atakan Ev
Altan... 2 haftadır sabah kalktığımda akşam yatarken bir şeyler yerken kahve içerken sürekli aklımda onun olması beni bile şaşırtıyor. Birini sevmek, birine aşık olmak bu kadar farklı hissettiremez sanırdım ama öyle değilmiş. Hayatım güzelleşti. Dün akşam hislerimi üstü kapalı bir şekilde söylerken yüzünün aldığı o şekli unutamam. Ben konuştukça gözlerinin kaçırışı, yanaklarının kızarıklığı... Defalarca kez sarılıp yakınlaştık ama dün akşam kollarımın arasında yaprak gibi titrediğini fark ettim. Belki de Mihran doğru söylüyordur. O da bana karşı bir şeyler hissediyordur. Yani umarım öyledir. Öf bu aşk işleri ne zormuş be?
Atakan: Öf bu aşk işleri ne zormuş be?
Mihran: Aşk? Oo Atakan Gülce aşık olduğunuzu kabullenip bir de dertlenme aşamasına mı geçtiniz?
Atakan: Oğlum. Aklımı çıkardın. Ne sinsi sinsi geliyorsun?
Mihran: Aklını çıkaran kişi ben değilim ama neyse.
Atakan: Mihraaan
Mihran: Tamam tamam bir şey demedim. Saat kaç oldu? Sen niye hala kafeye gitmiyorsun?
Atakan: Ya dün akşamdan sonra ne yapacağımı bilemedim.
Mihran: Noldu ki dün akşam? Ne güzel doğum gününü kutladık.
Atakan: Ya orası öyle de
Mihran: De? Noluyor abi?
Atakan: Dün Altan bana hediyesini verirken ben şey dedim
Mihran: Ne dedin?
Atakan: Koskocaman bir iyikisin. Şükür sebebimsin falan dedim.
Mihran: Ne ne ne? Sen? Altan'a? Ooooooooo Atakan
Atakan: Bir sulandırma
Mihran: Sen kıza baya ilanı aşk etmişsin.
Atakan: Yok be. Öyle mi diyorsun? Biliyordum ya. O anki heyecanla fazla ileri gittim.
Mihran: Dur dur sakin ol. Şaka yapıyorum. Üstü kapalı şekilde duygularını söylemişsin.
Atakan: Anlamış mıdır? Ya anladıysa? Ya terslerse?
Mihran: Sanmıyorum. Yani ilanı aşk şeklinde algıladığını düşünmüyorum. Sen onları söyledikten sonra da siz baya eğlendiniz. Arabadayken de ters bir şey yapmadı.
Atakan: Demi ya? Oh çok şükür.
Mihran: Vay be koskoca Atakan Gülce'yi böyle mi görecektik?
Atakan: Mihran şansını zorluyorsun güzel kardeşim.
Mihran: Tamam bir şey demiyorum. Ama bugün 14 Şubat. Ve akşama dolup taşacak olan bir kafen var. Sen hala oturuyorsun.
Atakan: Hass- Unuttum ben onu. Yürü yürü. Ayşiiiiiim Füsuuuuuuuuun düşün önüme gidiyoruz.
Ayşim: Noluyor abi?
Atakan: Abin kurban olsun. Ablanı da çağır kafeye gidiyoruz. Bugün 14 Şubat kafe düzenlenecek biz hala burada.
Füsun: Atakan Beycim siz aşk sarhoşu takılırken biz boş durmuyoruz herhalde. Atıştırmalıklar hazır. Hepsi kalpli kalpli. Dünden zaten balonlar asılı. Sadece kalpli olanları asacağız.
Atakan: Ne aşk sarhoşu ya?
Füsun: Dün akşam gördük beyefendi. Kızdan gözlerini alamadın. Yani haklısın da kedi olalı bir fare tuttun.
Atakan: Abim? Bu yaştan sonra abi dayağı yemek istemiyorsan sussan mı?
Füsun: Iyi iyi tamam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başlangıç
FanfictionHer insan kendi hikayesiyle doğar. Her hikaye,ayrı bir dünya. Ya herkes kendi dünyasında yok olup gidecek ya da kendi dünyasını güzelleştirecek.