Müzik: Horse To Water - Tall Heights
İyi okumalar dilerim ✨
***
***
Rachel Black ile son kez dans ettiğimizde on beş yaşındaydım.
Aslında bu, küçüklükten beri yaptığımız bir şeydi. Onu birkaç kez dansa kaldırmışlığım vardı; pek konuşmazdık, tıpkı diğer çocuklar gibi bir o yana bir bu yana sallanırken tavanı izlerdik. Çocukken böyledir; neden yaptığınızı bile bilmediğiniz, anlamsız bir eylemdir bu. Ta ki, artık o kadar da boş hissettirmediğini anladığınız ergenlik dönemi gelip çatana kadar.
Dans etmekle ilgili söyleyebileceğim bir şey varsa o da daima aynı şeyleri ifade etmediğiydi. Kadınlar için bu her zaman havalı ve özel bir şey olsa da Quil gibi nadir parçaları saymazsak biz erkekler için anlamını kavramak biraz zaman alır. Demek istediğim, dokuz yaşında dans etmek yalnızca dans etmektir, on beş yaşında ise kesinlikle yalnızca dans etmek değildir. Dokuz yaşındayken dans eden bir kız çocuğunu görürseniz yalnızca dalga geçersiniz, komik bulursunuz ancak on beş yaşına geldiğinizde, o hareketler birdenbire eskisi gibi komik görünmemeye başlar.
En başından alayım, Rachel'ın beni tuhaf hislerle yüzleşmek zorunda bıraktığı bir yaz gününün öğlesinden.
Aslına bakarsak, Rachel hakkındaki hislerim çok daha öncesinden karmakarışıktı, mesela onunla tanıştığımdan beri. Tabi o zamanlar durum bir matematik probleminden farksızdı, aklımı kullanabileceğim bir çeşit bilinmezlikle uğraşıyordum yalnızca.
Sonra, çok acayip bir şekilde, kendimi terler boşanırken buldum.
Bingo! İşte, buna ergenlik deniyor. Mantığınızın fiziksel dürtüleriniz tarafından bertaraf edildiği kara bir delikten söz ediyorum beyler, beyninizin tam ortasında ve bu konuda yapabilecek hiçbir şeyiniz yok.
Tabi bu, gözünüzü korkutmasın çünkü söz konusu Rachel olmadığı zamanlar her şey kontrol edebileceğim şekilde, eskisi gibiydi. Ama o devreye girdiğinde ortada devre falan kalmıyordu. İşte bu yüzden, on beş yaşındayken ona karşı yalnızca duygusal anlamda çekilmediğimi net bir şekilde anladım.
Yalnızca Clearwaterların garajında vakit geçirdiğim sıradan yaz günlerinden biriydi. Okul yoktu, babam yoktu ve yapabileceğim en iyi şey orada burada takılmaktı. Harry amcanın yanında olmayı seviyordum. Garajda onu izlemek, hatta bazen de ona yardım etmek keyifliydi.
Yine bunun gibi bir günde Rachel garaj kapısında dikildi. Yüzünden anlaşıldığı üzere canı sıkkın bir halde eşiğe yaslanmıştı. Üzerinde sarı, askılı bir elbise vardı, bu haliyle tıpkı üzerinde uzanan parlak öğlen güneşine benziyordu. Saçlarını ise yukarıdan bir at kuyruğu yapmıştı; aralardan çıkan tutamlara bakılırsa toplarken pek özenmemişti ancak yine de çok hoş görünüyordu. Rachel genelde elbise giymezdi, saçlarını da olduğu gibi açık bırakmayı tercih ederdi. Son zamanlarda görünüşüyle ilgili bir derdi olduğunu hissedebiliyordum; sanki yeni şeyler denemeye çalışıyor gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURT VE KUZGUN
WerewolfPaul Lahote, küçüklüğünden beri tanıdığı kuzgun saçlı kıza olan ilgisini hiçbir zaman anlamlandıramamıştı; ta ki bir kurtadama dönüşüp ona mühürlenene kadar. Quileute kabilesi, Efsaneler, Kurtlar ve Mühür.