22. Bölüm - Gözcü

734 64 139
                                    

Müzik: Marionette - Flyleaf

Yine çooooookk uzun bir bölüm yazdım sevgili okuyucularım...

Yorumlarınızı bekliyorum 🌸

***

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

Çağımız yeni bir yaşam pınarı arıyor.

Ben bir pınar buldum ve bu pınarın

tatlı suyunu içtim.

Kırmızı kitap-Liber Novus*

Tüm yaşam, bitmek bilmeyen, sonu olmayan bir otobanda yürümeye benzer; bugün yarın demeden, gece gündüz bilmeden belirsiz bir ufka doğru yürürüz. Asfaltın rengi değişir, hatta gökyüzü bile ama yürüdüğümüz gerçeği hiç değişmez. Dünya yerinden oynasa bile takip edecek yeni bir rota her zaman vardır. Biri yıkılırsa, yenisini inşa ederiz.

Bizler, yolumuza devam ederek yeni yollar yaparız. Bazen birine, bazen de diğerine çeviririz yüzümüzü. Bazı zamanlarda da birinin ötekine tercih edilmesi gerekir, seçimimize göre diğerini feda ederiz. Bazen yaratıcının eli devreye girer ve yolculuk kolaylaşır. Ancak bazen de o çileli yolu yürümek zorunda kalırız.

Çünkü yaşam böyle bir şeydir; geleceğe giden hazır bir yol yoktur, her zaman seçenekler vardır, seçimler ve belirsizlikler.

Hayatımı planladığımı sanıyordum. İnişleri ve çıkışları göze almıştım, güzelliklerle ve güçlüklerle dolu olan güzergahım belliydi. Hesaba katmadığım şey ise... çağrıydı. Her birimiz er ya da geç çağrıyı duyarız. Çağrı, bir keşif yolculuğudur; kozasından çıkmaya çalışan bir kelebek misali kendini bulmanın sancılı yoluna davettir.

Her kahraman bir gün mutlaka çağrıya kulak verip yola düşer. Gerçek maceralar ancak böyle başlar.

Babam ismimi söylediğinde kendi çağrımı aldığımı biliyordum. Hepsi birden şaşkınlıkla bana döndüğünde de. Hatta onlar içinde bile olmadığım hararetli bir tartışmayı sürdürürlerken ben yüzümü hangi yöne çevireceğimi düşünüyordum; dışa mı, yoksa içe mi?

Birbirlerine aval aval baktılar bir süre. Hangisi daha rahatsız ediciydi: hepsinin birden gözlerini üzerime dikmeleri mi, yoksa gözlerindeki felaketi andıran bakış mı? Sam Uley bile afallamıştı, her zaman yüzünde olan ağırbaşlı ifadesi bir anda kaybolmuştu.

Bir kurtuluş arar gibi Paul'e baktım. O da en az diğerleri kadar şaşkındı, aklı karışmış gibiydi. Yine de sesimi duydu, kendine gelmeye çalışır gibi gözlerini kırptı ve yutkundu.

KURT VE KUZGUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin