24. Bölüm - Koku

660 59 48
                                    

Müzik: Linkin Park - Easier To Run

İyi okumalar 💫

***

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

Paul dönüşümünü kontrol etmeyi başardıktan sonra, o zor duvarı sonunda aşmışız gibi birden her şey iyiye gider oldu. Bir anda gözcü olmamla ilgili diğerlerinin fikirleri değişmeye başladı. Artık, yeterli güçle birlikte daha fazla bilgiye sahip olmamız gerektiğine katılıyorlardı. Yanımdayken eskisi kadar ketum bile değillerdi. Hatta, bazı şeyleri özellikle benim için açıkladıklarını hissedebiliyordum.

Bu, beni öyle heyecanlandırıyordu ki. Yakında bir süreliğine okula dönmem gerekecekti ve ben buradan birkaç aylığına değil, birkaç günlüğüne bile uzaklaşmak istemiyordum. Quileute tarihinin karmakarışık, yabanıl ot tarlasında karanlığın altında dallanıp budaklanmış bilgileri  ortak bir aydınlıkta gün yüzüne çıkartmayı; hikayeleri ve efsaneleri kemiklerine, damarlarına kadar eşelemeyi yapabileceğim herhangi bir işten daha çok seviyordum.

Jacob bile eskisi gibi karşı çıkmıyordu. Aslına bakarsak, onun bu konuya biraz bile dahil olduğu söylenemezdi. Gözüme görünmemek için özel çaba harcar gibi bir hali vardı. Sanırım kendini suçlu hissettiği için böyle yapıyordu. Paul dönüşüme engel olmasaydı evimizin küçücük koridorunda tam bir vahşet sahnesi yaşanabilirdi. Jacob beni iterek onu kışkırtmıştı ve bu yüzden pişmanlık duyuyor olmalıydı. En azından sakin kalmayı tercih etmesi bile iyi bir gelişme sayılırdı. Sanırım onun hayatında da bazı şeyler yolunda gidiyordu. 

Aramızdaki kopukluk, güzel seyreden diğer her şeyin yanında tuz biber gibiydi. Sanırım kardeşimin değişimini ve ilgisizliğini dert eden düşüncelerimi hızlıca susturup halının altına itebilecek pek çok güzelliğe sahiptim.

En azından babam hayatımın yeni yönleriyle ilgili eskisinden daha destekleyiciydi. Bana gözcülükten bahsediyordu, eski Quileute anlatılarından ve onları anlayabilmenin kolay yöntemlerinden. Bir keresinde, görmek için kulübeye bile gelmeyi istemişti. Onu Paul getirdi. Babam ilişkimle ilgili de ılımlı bir tutuma sahipti ya da ben tamamen yanılıyordum. İkimizi, Paul'le beni, yan yana görmek çok olağanmış gibi, çoğu zaman birlikteliğimize dikkat bile etmiyordu. Ben onun kızıydım; Paul de elinde büyümüştü ama bizi ayrı ayrı sevmesinin yanı sıra, ikimize bakışında bir şey vardı; memnun bir gülümsemenin ışıltıları belki de.

Babam ve Paul arasında nasıl bir ilişki olduğunu hiçbir zaman anlayamadım.

Daha bir çocukken bile bazen bunun hakkında düşündüğüm olurdu. Baba-oğul gibi değillerdi çünkü Jacob'ı ve beni düşününce, babamın çocuklarıyla çok daha açık bir iletişimi olduğu görülebilirdi. Bizim aksimize, ikisinin hep perde arkasında gizli saklı konuştuklarını, gizemli sohbetler ettiklerini hissederdim.

KURT VE KUZGUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin