Müzik: Vance Joy - Fire and the Flood
***
Dönüştüğüm varlıkla ilgili tüm bilinmezliklerin içerisinde emin olduğum tek şey var; aslında hiçbir zaman dönüşmedim. Ben en başından beri şu an her neysem, oydum. Bu durum sakalları yeni çıkan bir ergeninkiyle aynıydı. Sakallar yoktan var olmamıştı, ne de olsa kıl kökleri her zaman oradaydı ve artık daha belirgin olmaları bu gerçeği değiştirmiyordu. Tıpkı benim isimlendirmek konusunda kararsız kaldığım yeni benliğimin ezeliyeti gibi.
Kısa süreli yarı hayvani-yarı insani yaşamımda, geçmişimle ilgili henüz anlam kazanan bazı anılar vardı ve aklıma düştükleri zaman, geleceğin her zaman kendisinden haber gönderdiğini anlıyordum. İnsanı delirtemeyecek kadar belirsiz, gerçekleştiği taktirde ise sihrini hatırlatabilecek kadar akılda kalıcı sanrılar...
Duman Deliği törenimiz bunun en güçlü kanıtıydı, yalnızca benim için.
On dördüncü yaşıma girmeme iki ay vardı. Hızla büyüyordum, boyum neredeyse babamınkine yetişmişti ve bu da bana onunla denk olduğumu hissetme cesaretini vermişti. Pek kavga etmesek de en azından öfkesini görmezden gelebiliyordum. Küçük bir çocukken öyle değildir. Ebeveynlerinizin sizinle ilgili düşündükleri her şeyden önemlidir; kötü olanları, koca bir çuval göğsünüze bırakılmış gibi yüreğinize çöker. Büyüdükçe işler değişir ve kimsenin mükemmel olmadığının farkına varırsınız, sizi dünyaya getirenlerin bile.
Kötü sınav notlarım, motosiklet düşkünlüğüm, okul kavgalarım ve sokak kavgalarım... Başıma açtığım belaların birçoğu yalnızca benim korkusuz bir ahmak oluşumla alakalıydı. O küçücük duman deliğinin altında göz gözü görmeyene dek beklememin nedeni de buydu. Ancak en başında, o daracık duman yuvasına girmemin nedeni farklıydı.
Rachel Black.
Zihnimde yankılanan bu ismin hayatımdaki rolü her zaman sade ancak daimî olmuştu. Birlikte daha çok vakit geçirdiğim başka insanlara rağmen, ona ayırdığım zamanın üzerimde bıraktığı iz bir şekilde daha kalıcıydı. Çocukluğumuza dair pek çok şey için aynısını hissederiz; en çok onları benimseriz, hatırlarız ve hiç değişmeyeceklerini, kaybolmayacaklarını sanırız ama büyürken buna engel olmak imkansızdır.
Aramızdaki iletişim büyük ölçüde sıradanlaştığında, öncesinde sahip olduğumuz özel bağın eksikliğini ancak fark eder olmuştum. İçten içe hissediyordum, bir şeylerin kayıp olduğunu; ancak o zamanlar bu his ara sıra uğrayan bir kaşıntı gibiydi. Çoğu zaman anlaşılır değildi ve dikkatim de zaten çok dağınıktı. Hayatıma yeni insanlar giriyordu, yeni kızlar. Artık dışlanmak bir kenara, beyaz oğlanlardan bile daha çok dikkat çekiyordum. Öte yandan, tüm sıra dışı güzelliklerine rağmen Rachel hala halkanın dışındaydı ve ben halkanın içerisinden onu gözlüyordum. Bunu yapan tek kişi de sayılmazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURT VE KUZGUN
Hombres LoboPaul Lahote, küçüklüğünden beri tanıdığı kuzgun saçlı kıza olan ilgisini hiçbir zaman anlamlandıramamıştı; ta ki bir kurtadama dönüşüp ona mühürlenene kadar. Quileute kabilesi, Efsaneler, Kurtlar ve Mühür.