Müzik: Carnival of Rust - Poets of the Fall
***
***
[PAUL]
Rachel ortadan kaybolduktan sonra tuhaf bir döngüye girdim.
Gece gündüz çalışıyordum; dinlenmeden, hatta durup da bir saniye düşünmeden. Hiç bitmeyen bir koşturmaya ihtiyacım vardı. Giden oydu ama sanki benden de bir şey eksilmişti; durma gafletine düşersem, kendimi bir an için bırakırsam kaybettiklerimi hatırlayacağımı biliyordum.
Günün sonunda, öyle ya da böyle, olan buydu ya, gecenin karanlığından kaçmanın bir yolu yoktu. Önünde sonunda, başımı yastığa koyup da uyumam gerektiğinde her zaman içimde olan can sıkıcı baskı huzursuz bir hisle birlikte göğsüme kuruluyordu. Aldığım her nefesle birlikte sadece daha da kötüleşen bu his yüzünden boş boş tavana bakıp hemen uykuya dalabilmeyi umuyordum, eskisi gibi hissedebilmeyi, eskiyi geri alabilmeyi.
Hayatımı yaşamaya çalışıyordum, istiyordum da ama işin aslı şu ki, Rachel'ı, hayatımdan bile daha çok özlüyordum. Hatta öyle özlüyordum ki, gözlerimi kapatmaya korkar hale gelmiştim; çünkü o zaman hafızam, zihnime kazınan can alıcı halleriyle canlanmaya başlıyordu. İlkbahar güneşinin kavurduğu teni, dalgaların arasında öpmem için beni bekleyen sıcak dudakları, yavaşça çenesine yayılan içten gülümsemesi... Onunla ilgili anılar yüreğime su serpiyordu, orayı tatsız bir acıyla yakmadan hemen önce.
Asıl karanlık, gecede değil; benim zihnimdeydi.
Devriyede bazen onu düşünüyordum. Orada durmuş, uzaktan evini, karanlık odasını izliyordum. Bir saniye için, gece lambasının perdesine yansıyan soluk ışığını ve bazen oradan geçen gölgesini hayal eder gibi olsam da kendimi bu eziyetten kurtarmak konusunda iyiydim. Eskiden ne kadar yakın olduğumuz aklıma geldiğinde onun için en iyisini yaptığımı bildiğimden biraz olsun rahatlıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURT VE KUZGUN
WerewolfPaul Lahote, küçüklüğünden beri tanıdığı kuzgun saçlı kıza olan ilgisini hiçbir zaman anlamlandıramamıştı; ta ki bir kurtadama dönüşüp ona mühürlenene kadar. Quileute kabilesi, Efsaneler, Kurtlar ve Mühür.