Asla unutamadığınız bir anınız var mı? Her anınızda aklınıza gelen sizi her gün geçmişinize götürüp her gün acı çektiren bir an...
5 yaşımdaydım. Nasıl hatırlıyorsun diye sormayın. Çünkü bazı anlar kaç yaşında olursanız olun unutulmaz.
Annem her gün olduğu gibi bu gece de beni yatağıma yatırıp içeri gitmişti. Uykum gelmediği için uyuyamamıştım. Kısa bir süre sonra kapı çaldı. Babam geldi zannetmiştim. O zamanlar anlayamamıştım babamın ne kadar kötü biri olduğunu. Her kapı çaldığında babam geldi zannediyordum. Anneme her gün "Babam ne zaman gelecek anne?" diye sorduğumda annem her zaman "Bir gün gelecek kızım. İşi var ondan gelemiyor." Derdi. Annem biliyordu babamın gelmeyeceğini ve her gün kumar oynayıp para kaybettiğini ama bana söylemiyordu. Nasıl söyleyebilirdi ki? 5 yaşında bir çocuğa bu söylenmezdi.
Zaman geçti kapılar çalmaya devam etti. O gün gelen kapı sesine koşarak gidip gizliden gizliye bakmıştım. Bir sürü adam içeri girmiş annemin kafasına silah doğrultmuştu. O zamanlar annem bana oyun oynuyor sanmıştım. Çünkü o zamanlar silah bana öldürmeyen bir oyuncak gibi geliyordu.
"Kaç kere söyledik? Kocan bizden borç aldı. Öde ya da kocanın yerini söyle diye."
"Nerde bilmiyorum. Aylardır konuşmuyoruz gelmiyor eve."
"O zaman sen ödeyeceksin."
"Param yok. Olanı da verdim size."
"O zaman bu borcu canınla ödeyeceksin."
"Hayır lütfen. Söz veriyorum daha çok çalışacağım ödeyeceğim borcunuzu."
"Biz sana bu süreyi verdik ama ortada sadece dört bin lira var. Yüz bin lirayı nasıl ödemeyi düşünüyorsun."
"Bir şekilde ödeyeceğim lütfen"
"O süre doldu." Dediği an annemle göz göze geldik. Bakışlarında "Kaç" der gibi bir ifade vardı. Annemle birkaç saniye bakıştıktan sonra bir gürültü koptu ve yere kırmızı bir şey akmaya başladı. O an tanıştım ben kanla... İlk annemde gördüm kanı... İlk gördüğüm kan annemin kanıydı...
Koşarak kaçmaya başladım. Beni görmemişlerdi. Koştum dakikalarca nereye gittiğimi bilmeden koştum. Yalın ayaklarıma batan ve canımı acıtan taşları önemsemeden koştum. Yağan karı ve havanın soğukluğunu düşünmeden koştum. En sonunda yoruldum ve bir arabanın arkasına geçip saklandım. Gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. Annem niye böyle bir oyun oynamıştı? Çok kötü bir oyundu. Acaba şimdi annemin yanına gidip ona çok kötü bir oyun olduğunu mu söyleseydim. Sessizce ayağa kalkıp etrafa baktığımda etrafta hiç tanıdık bir yer yoktu. Ne yapacaktım şimdi?
Önümde biri durduğunda koşarak geri adım attım ve "Ne olur bana oyun oynamayın?" demiştim. Önümde ki adam "Tamam korkma oyun oynamayacağım." Dedi ve devam etti. "Evini mi kaybettin?" dediğinde 'Evet' dercesine kafamı salladım. " Kim sana oyun oynadı." Dediğinde bu adama güvenmiştim. "Annem" dedim bir anda. "Evin nerde biliyor musun?" dediğinde 'Hayır' anlamında başımı salladım. "Adın ne peki?" dediğinde" Berfu" dedim. "Soyadını biliyor musun?" dedi hemen biraz düşündüm ama aklıma gelmedi hemen sonra annemin bana soyadımı öğrettiği an geldi. "Bilmiyorum ama annem bana hatırlamam için bir oyun öğretmişti."
"Nasıl bir oyun?"
"Böyle alevler çıkıyor. Yanıyor"
Adam biraz düşündü ve sonra "Ateş mi?" dedi. Adam buldu diye mutlu oldum ve yerimde zıplayarak "Evet.Buldun" diye bağırmaya başladım. Biraz sonra adam saçlarımı okşadı ve telefonunu çıkarıp birini aradı. Telefon hemen açıldı ve adam konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüler Arasında: Mafya
Любовные романыİlk kan...İlk güven...İlk aşk... Berfu çok küçük yaşta tanışmıştı soyadındaki ateşle. İlk anne kanı gördüğü gün, ilk güven duygusunu da tatmıştı. Annesini kaybettiği yetmiyormuş gibi zorlu bir yurt hayatı da yaşamıştı Berfu. Bunca zorluğa rağmen o ç...