16. BÖLÜM: ÖLÜM YILDÖNÜMÜ

6 1 0
                                    

(12 YIL SONRA)

(BERFU'NUN ANLATIMIYLA)

Özgürce koştuğumuz günler vardır sevdiklerimize. Mutlu ve heyecanlı bir şekilde koşarız. Onlarla konuşmayı özlediğimizden mi yoksa onları özlediğimizden mi koşarız? Belki de her ikisinden dolayı.

Arkama bakmadan anneme doğru özgürce koşuyordum. İnsanların bana şaşkın gözlerle bakışlarını önemsemeden koşuyordum.

Bu arada beni hatırladın mı kar tanesi? Kar taneleri her zaman birbirlerini tanır. Bu insanların birbirini tanıması gibi bir şey bence. Umarım umutların olmuştur kar tanesi ya da umarım umutlarını kaybetmemişsindir. Çünkü her zaman dediğim gibi "Umudumuz olmazsa bizde olmazdık." Umarım bütün umutların gerçekleşmiştir ve şuan çok mutlusundur. Umutların gerçekleşmese de sorun değil. Çünkü daha çok zamanın var. Umutlarını kaybetmediğin sürece her zaman gerçekleşecek. Ben mi? Ben hala umut doluyum. Umudumu kaybettiğim günler oldu evet ama umudumu tekrar yakalamak hızlı oldu. Ya da belki de zor oldu ama sonuca bakalım. Şuan umutluyum. Belki yarın umudumu yine kaybedeceğim ama şuan umutluyum. Sende belki umudunu kaybettin ama geri kazanacağına eminim kar tanesi. Sen de kendine inan.

Bana ne mi oldu kar tanesi? Aslına bakarsan hayatımda pek de bir şey değişmedi. Ama inandığım bir söz var. "Her yeni gün insanın dönüm noktasıdır." Hayatım belki değişmiyor ama değişmesi yakın hissediyorum. Hala bekliyorum ama umutla bekliyorum.

Mezarlığın kapısına geldiğimde güvenlik Hasan abinin konuşmasıyla ona döndüm.

"Hoş geldin Berfu"

"Hoş bulduk Hasan abi."

"Nasıl gidiyor? Yine aynı saatte buradasın."

"İyi gidiyor ama annemi çok özledim. Hemen onunla konuşmam gerekiyor."

Hasan abiye el salladıktan sonra koşarak annemin mezarına doğru koşmaya başladığımda arkamdan Hasan abinin sesini duydum.

"Dikkat et kızım. Düşeceksin."

Arkamı döndüm ve Hasan abiye hep söylediğim sözü söyledim.

"Düşmeden kalmayı öğrenemem."

Evet kar tanesi. Düşmeden kalkmayı öğrenemezdik. Her düşüş bir derstir ve her kalkış bir başlangıçtır. Bunu sakın unutma.

Annemin mezarına doğru koşmaya devam ettiğimde köşede gördüğüm siyah arabayla başımı o yöne çevirdim. Arabanın içi gözükmüyordu ama nedense izlendiğimi düşünmüştüm.

Bu saçma düşünceyi aklımdan çıkardım ve annemin mezarının önüne gelince koşarak toprağın üstüne eğilip anneme sarıldım. Keşke gerçekten sarılabilseydim ama onu hissetmek bile bana yetiyordu. Çünkü annemi tek hissettiğim yer burasıydı. Yıllarca rüyama girmesini beklemiştim ama bir kez olsun bile rüyamda görmemiştim. Onu hissettiğim tek yer burasıydı yani.

Hemen oturduğum yerde düzeldim ve dua etmeye başladım. Hemen sonra derin bir nefes aldıktan sonra konuşmaya başladım.

"Beni özledin mi annecim? Ben seni çok özledim. Yetimhanede herkes benim gibi ailesini özlüyor. Bazen oturup konuşuyoruz. Acaba ailelerimiz yanımızda olsa nasıl olurdu diye. Sen yanımda olsan farklı olurdu değil mi annecim? Çok mutlu olurduk. Olur muyduk sence? Bizim mutlu olmamızı istemeyen bu kadar kişi varken mutlu olabilir miydik? Babamın borç aldığı bir kişi geçen gün bana ulaştı. Babamın yerini sordu. Koşarak uzaklaştım ama bir gün koşarak uzaklaşamadığım günler olacak hissediyorum. Kız çocukları annelerinin kaderini yaşarmış. Sence benim sonumda senin gibi mi olacak anne? Beni korkutan ölüm değil. Beni korkutan intikamımızı alamadan ölmek. O adamdan intikamımı almak istiyorum. Senin intikamını, bize yaşattıklarının intikamını almak istiyorum. Bunu dilemenin benim hakkım olduğunu düşünüyorum. Sence de öyle değil mi? Bize yaşattıklarından sonra intikam dilemek bizim hakkımız değil mi?"

Ölüler Arasında: MafyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin