Bazı vedalar sessiz olsun isteriz. Sadece içimizde veda etmek isteriz ama bazı insanlar içinde veda ederken bazı insanlar edemez. 5 yaşında bir çocuğun annesine içinde veda etmesini beklemek saçma olurdu zaten.
Anneme veda etmek onu bir daha göremeyeceğimi bilmek beni yaralıyordu ama buna inanmak istemiyordum.
Bazen bazı şeylere inanmak istemeyiz. Bu inanmak istemediğimiz olaylar genelde bizi üzen şeyler olur. Bende inanmak istemiyordum. Annemi bir daha göremeyeceğime inanmak istemiyordum. Sanki bir anda çıkıp "Kızım ben buradayım." diyecekti. Sarılacaktı bana.
Yıllarca babamın gelmesini beklerken şimdi annemin gelmesini bekliyordum. Bazen bazı kişilerin hiç gelmeyeceğini bile bile beklersin. Çünkü beklemek dışında yapacak başka bir şeyin yoktur. Tek bir umudun kalmıştır. O da beklemek.
Emre amca beni arabaya oturttuğunda üşüdüğümü hissediyordum. Havanın soğukluğundan mı yoksa içimdeki evin yalnızlık ve soğukluğundan mı bilmiyordum. Hıçkırıklarım geçmiyor ve sakinleşemiyordum.
Emre amca ön koltuğa oturduğunda hemen bana döndü.
"Kızım iyi misin? Hastaneye gidelim mi?"
"Yok...İyiyim...Emre amca"
"Tamam kızım. Eğer bir yerin acıyorsa söyle, hastaneye gidelim hemen. Üşüyorsan arkanda battaniye var. Battaniyeyi üstüne örtebilirsin. Isıtıcıyı da açtım birazdan ısınır araba. Hemen eve gidelim dinlen."
Kafamı "Tamam" anlamında salladım ve kafamı cama yaslayıp dışarıyı izlemeye başladım. Sonra kez camdan dışarıya baktım hemen sonra araba hareket etti ve yavaş yavaş uzaklaşmaya başladık.
Annemden uzaklaştıkça kalbim daha çok acıyordu. Onun yanında kalmak istiyordum. Ama bunu yapamazdım. Biliyordum.
Dışarıda kar şiddetini arttırmış her yer bembeyaz olmuştu. Karın boyu gün geçtikçe daha çok artıyordu.
Adımın anlamı kar tanesiydi. Herkes kar taneleriyle mutlu olabiliyorken ben içimdeki kar tanelerinden hiç mutlu değildim. İçimdeki kar fırtınası gün geçtikçe çığ gibi büyüyordu ve yalnızlık yavaş yavaş bütün bedenimi içine çekiyordu. Oysa ne çok isterdim içimdeki kar tanelerinin erimesini ve yok olmasını ama gün geçtikçe büyümek dışında farklı bir şey olmuyordu. İçimdeki kar fırtınası büyüdükçe dışarıda ki kar fırtınası da büyüyordu. Gökyüzü belki de benim içimi yansıtıyordu.
Uzun bir yolculuktan sonra araba durunca dışarıya baktım. Küçük bir dükkanın önünde durmuştuk. Emre amca arabayı dükkanın önüne çekince bana döndü ve konuşmaya başladı.
"Kızım Emir akşam seninle çizgi film izlemek istedi. O yüzden birkaç abur cubur alacağım. Sende gelmek ister misin?"
"Olur Emre amca"
Emre amca hemen arabadan indi ve kapıyı açıp beni arabadan indirdi. Hemen sonra markete girdik ve içeriden bir şeyler almaya başladık.
Cips, mısır, çikolata, bisküvi, kek, jelibon ve daha bir sürü şey aldıktan sonra kasaya ödemeye gittik. Emre amca ödedikten sonra arabaya bindik ve eve doğru gitmeye başladık.
Kısa bir yolculuktan sonra araba durunca eve geldiğimizi anladım. Emre amca arabadan inmeden bana döndü ve konuşmaya başladı.
"Kızım iyi misin?"
"İyiyim Emre amca"
"Eğer bir şeyin varsa kendini kötü hissediyorsan bana anlatabilirsin."
"Yok Emre amca. Daha iyiyim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüler Arasında: Mafya
Romanceİlk kan...İlk güven...İlk aşk... Berfu çok küçük yaşta tanışmıştı soyadındaki ateşle. İlk anne kanı gördüğü gün, ilk güven duygusunu da tatmıştı. Annesini kaybettiği yetmiyormuş gibi zorlu bir yurt hayatı da yaşamıştı Berfu. Bunca zorluğa rağmen o ç...