E

311 5 0
                                    

Atahan'ın bu kadar yakın davranmasının normal olmadığını söyleyen Yusuf, Sare'de daha fazla merak uyandırdığı için spor kıyafetlerini giymiş, kahvaltısını bile yapmış yürüyüşe çıkmaya hazırdı.

Zaten başına ne gelirse çoğu zaman şu merakının üzerine gitmesi yüzünden geliyordu.

Kitap okuyarak kendini sakinleştirmeye çalışıyordu ama bunu bir türlü beceremiyordu. Saat yediye gelirken ayakkabılarını giyip patika yola doğru çıktı. Evler yakın gibi görünse de aradaki mesafe uzaktı. Atahan'ı da yolun başında görünce direk ona bakmak yerine telefonunda oyalanmaya başladı. Hatta ne olur ne olmaz diye Atahan'ın iyice yaklaşmasıyla telefonunu ceketinin cebine koydu.
"Günaydın" dedi Atahan.

"Günaydın" dedi gülümseyerek Sare de. Cebinde telefon haricinde biber gazı da vardı.
Yusuf'a defalarca Atahan bana zarar verir mi diye sormuştu ve Yusuf kesin bir dille hayır demişti. Öyle birisi değil diyordu her seferinde.

"Bileğin ne durumda?" Diye sordu Atahan.

"Gayet iyi" dedi Sare.

"Kondisyonun ne kadar iyi?" Diye sordu Atahan arkasını dönüp geri geri koşar adımlar atarken.

"Seninle yarışamayacağım kesin" dedi Sare.

"Göle kadar koşabilir misin?" Diye sordu Atahan.

"Ne kadar uzaklıkta bilmiyorum ama denerim" dedi. İkisi birlikte aynı tempoda koşmaya başladılar. Atahan yürümeye başlayınca Sare de aynı hızda yürümeye başladı.

"Oldukça çalışmışsın" dedi Atahan.

"Spor geçmişim kabarık" dedi Sare kendinden emin bir tavırla.

"Gel, yolu uzatmayalım" diyip ağaçların sık olduğu yere daldı Atahan. Patikanın çıkaracağı yola ağaçların arasından gidiyorlardı. Yüksekliğe çıktıklarında Sare gözlerine inanamadı. Gölü koyu yeşil, çamurlu bir yer olarak beklerken, burası cennet bahçesi gibiydi. Üstelik tahmin ettiğinden çok daha büyük bir göldü.

Etraftaki çiçeklerle beraber ferah bir havası vardı. İkisi birlikte iskeleye doğru ilerleyip ucuna oturdular.
"Burası muazzam" dedi Sare büyülenmiş gözlerle etrafa bakarken. "Sanki cennetteyim" dedi.

"Hey, ölmek için daha çok gençsin" dedi Atahan.

Sare ona doğru bakıp gülümsedi. Burası açıkta kaldığı için esiyordu ve terli olduğu için üşümüştü. Kollarını sıvazlarken, Atahan ceketini çıkartıp sarenin omuzlarına attı. "Terlisin sen de.Üşüyeceksin" Dedi Sare ama "ben alışkınım. Buranın havası dengesiz biraz. Öğlen sıcaktan yanarken geceleri montla dolaştırır. " diyerek kendini geri doğru bıraktı Atahan.

"Evet gece serindi" dedi Sare.
Gökyüzü de gün doğumunda bir o kadar güzeldi. Güneş ağaçların arasından süzülürken ışık demetleri çimenliğin üzerinde renk dalgaları yaratıyordu.

"Muhtemelen burası herkesin uğrayabileceği bir yer olsaydı bu kadar güzel kalamazdı" dedi Sare.

"İşte buranın değerini bilen insanlara evleri kiralıyorum ya ben de" dedi.

"Deden sana minnettardır" dedi Sare gülümseyerek. "Annen baban var mı?" Diye sordu. Sare ceketinin üstüne ceketi giyerken cebinde sigara paketi olduğunu fark etti. Eğer bu sigarayı içirebilirsem bu iş tamamdır diye düşündü. Bu zamana kadar yanında sigara içilmesine sinir olurdu şimdi sigara içirmek istiyordu.

"Ailem şehir merkezinde yaşıyor" dedi Atahan. "Onların market alışverişi için benim kadar yol çekecek ne vakitleri ne de enerjileri var. Ve artık yaşlandılar. Sağlık sorunları için hastaneye yakın, ulaşımı kolay bir yerde yaşamak istediler" dedi.

Tutku ve ArzuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin