Eve geldiğinde Sare sırt çantasını boşaltmaya başladığında gözüne not defteri ilişti ilk olarak.
Buraya gelemeden önce yazdığı notu açtı. "Sakinleş. Sakinleşmeye ihtiyacın var. Ve en çok da içinden gelen ne varsa onu yap. Sıcak güneşe, esen rüzgara, çiçek kokusuna, insanların davetlerine izin ver... İyileş. "
Tekrar okuduğu notla içi kıpır kıpır oldu ve çantasına geri koydu defteri. Atahan ile o kampa gidecekti. Daha kalın bir şeyler giyip sırtına çantasını aldığı gibi tekrar dışarıya attı kendini.
Atahan da o sırada evden çıkmıştı ki Sare onu yokuş aşağıya inerken görünce düşme numarası yaptığı yerde beklemeye koyuldu."Kararını değiştirmişsin" dedi Atahan.
"Evet. Meteor yağmuruna tanık olmak istedim" dedi Sare.
"Hava kararmadan ulaşalım dersen arabanı alalım. Seni şimdi oraya kadar yürütmeyeyim. Çadır kurana kadar karanlık çöker iyice" diyince "tamam,alalım. Anahtar da çantanın gözünde kalmıştı hatta" dedi Sare anahtarı çıkartıp tekrar Atahan'a uzatırken. Beraber arabaya binip patika yolu izlediler. Sare ne olur ne olmaz diye yanına biber gazını da almıştı. Hala cebinde tutuyordu. Hala Yusuf yüzünden bir güvensizlik yaşıyordu.
"Şimdi çok değil ama biraz yürüyeceğiz." Dedi Atahan. "Minik bir kayadan inmemiz de gerekecek. Korkar mısın? Eğer korkarsan bu bölgede kamp yapabiliriz" dedi Atahan. Burası da güzeldi ama Sare diğer yeri de merak etmişti.
"Çok mu zor?" Dedi Sare.
"Benim sürekli indiğim bir yer olduğu için kolay geliyor. Sen daha önce tırmanmadıysan korkutabilir" dedi.
Sare dağa tırmanmaktan ziyade Atahan'dan korkuyordu.
"Peki orası çok mu güzel?" Dedi Sare."Burası düm düz alan, orası uçurum kenarında bir düzlük. Hem göle hem de kasabaya hakim. Zaten gece oldu ama sabah gün doğumunda görebilirsin" dedi.
"O zaman buraya geldiğimize değsin" dedi Sare.
"Pekala. Şurdan ilerleyeceğiz" diyip önden ilerlemeye başladı Atahan. Sare böyle yürüyüşlere çocukluğundan beri babası sayesinde alışkındı.
Kayalıklara gelince Sare biraz tedirgin oldu. Burası çok dik ve tehlikeli gözüküyordu. Ama aşağıya inebilecekleri başka bir yol yoktu.
"Şimdi seni ne olur ne olmaz diye sırtıma alacağım. Ayakkabıların dağ ayakkabısı değil çünkü" dedi.
"Evet tırmanış yapma gibi bir planım olmadığı için yanımda getirmemişim" dedi Sare gülerek. Atahan eğilince onun sırtına çıkıp kollarını ve bacaklarını doladı. Gerekli güvenlik önlemlerini almıştı Atahan. Sare bana bir şey olursa, kemerle bağlı olduğum Atahan'a da bir şey olacak düşüncesiyle rahatladı.
"Hazır mısın?" Diye sordu Atahan inmeye başlarken.
"Cevabımı bekleseydin" diyince Sare, gülmeye başladı Atahan. "Zayıf gibi gözüküp bu kadar ağır olmayı nasıl beceriyorsun?" Diyince Atahan, Sare "tabii ki de omuzumdaki yükler sayesinde" dedi hızlıca.
"Bu dediğini duymamış gibi yapıp yoluma devam ediyorum" dedi. Atahan bu sırada inmişti bile. Sare'yi de indirip kamp yapacakları yere doğru ilerlediler.
"Atahan burası çok ama çok güzel" dedi Sare. Ayaklarının altında göl manzaralı orman, ormanın altında renkli kasaba ışıkları onun arkası yem yeşil tarım arazisiydi.
"Göl buradan da efsane" dedi Sare.
"Sen bi de gündüz gözüyle gör. Eskiden burası akarsu yatağıymış" dedi Atahan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutku ve Arzu
Teen FictionAşk, bir renk olsaydı herkesin ilk aklına gelen kırmızı olurdu. Ama Aşk sadece beyazdı. Hisler... Hisler kırmızıydı.