K

137 4 1
                                    

Sare otelde kalmaya başladığından beri, bir yandan boşanma işlerine koşuşturuyor bir yandan da yaşadıklarından etkilenip kitap yazmış, yayın işleriyle uğraşıyordu. Tabii ki olayları farklılaştırıp, abartmıştı ki daha macera ve aksiyon dolu olsun diye.

Yusuf ile de buluşmuş, olan biteni anlatıp ondan sözünü tutamadığı için af dilemişti.
Yusuf  elinde olan bir umudu daha kaybettiğine üzülse de Sare'nin kaza geçirmesinden dolayı çok da belli etmemişti. Üstelik Atahan'ı koruması için özel istekte bulunmuştu Sare ve Yusuf da elinden geldiğince gizli olarak yapacağını söylemişti.

Kitap da yine ülkede patlamış, herkesin dilindeydi. Çoğu genç alıp okumaya başlamıştı bile. Hal böyle olunca bir de imza günleri başlamıştı.

Sare günler öncesinden ne giyeceğine karar verdiği kıyafetlerini giymiş, sevenleriyle buluşmuştu. Kitap imzalarken, insanlara adlarını soruyor ve isimlerini yazarak yanına 'sevgilerle' kelimesini iliştiriyordu. Altına da imzasını atıyordu.

"İsminiz?" Diye sordu Sare önüne bırakılan kitabın kapağını açarken. Artık seriye bağlamıştı.
"Atahan Sargun"
İsmi ve bu ismi söyleyenin sesini duymasıyla kanı çekildi. Sadece gözlerini yüzü görebilmek için hareket ettirdi. O'ydu. Başında dikilen, son imza attırmak isteyen kişi Atahan'dı.

Sare öylece kalakalmıştı. Ağzını bile hareket ettiremiyordu. Atahan da bir şey söylemediği için bu süreç çok uzamıştı. Sare gözlerini kapatıp bu anın sadece bir hayal olmasını diledi fakat gözlerini açtığında hala oradaydı.

"Tam karşıda kahve dükkanı var. Benimle orada buluşabilir misin?" Dedi Atahan.

"On dakika sonra" dedi Sare ve kitabın kapağını kapatıp geri uzattı. Atahan kitabı alıp sırt çantasının içine koydu ve arkasını dönüp oradan ayrıldı. Sare kendini tuvalete kadar zor sürükledi. Yüzüne buz gibi suyu çarptırdı. Ama bu suyun etkisi daha da kötü olmuştu.

Atahan neden buraya kadar gelmişti?

Sakince karşılayıp, 'artık geçip gittiğini' mi söylemeliydi her şeyin? Yoksa içindeki öfkesini kusmalı mıydı? Ki bunun sonu 'benden gerçekten hoşlandığını düşünmüştüm ve sana kendimi çok kaptırdım' ile bitecekti.

Sare en iyisi doğaçlama davranmalıyım diye düşündü. Cebindeki kartı çıkardı. İtiraf kartını. Hala teninin değebileceği bir yakınlıkta duruyordu.

Karta uzun uzun baktı. Üzerinde aramaya asla cesaret edemediği bir telefon numarası vardı. Şimdi o adam, Sare'yi bekliyordu. Sare hızlıca yüzünü kuruladı.

Orkun'a hızlıca olan bitenleri anlattı. Pırıl'ı da eve göndermişti.
Yolun karşısına geçip, kafeye girdi. Etrafına bakındı. Atahan, köşede yeşil renkli mermer yuvarlak masada oturuyordu.

Sare karşısına geçip oturunca "hoşgeldin" dedi sakince Atahan.

"Fazla vaktim yok. Seni dinliyorum" dedi Sare.

"Dün boşandın. Bugün de kitabının imza günüydü. Çifte kutlama mı?" Dedi Atahan.

"Beni mi takip ediyorsun?" Dedi Sare.

"Senden haber de bekledim. Telefonumun yazılı olduğu bir kart verdiğimde beni bir gün arayacağına emindim. Sen sadece hayatına devam ettin" dedi Atahan geriye doğru yaslanıp.

"Ne yapmamı bekliyordun?" Dedi Sare. "Bana seninle samimiyet kurduğum için ağzımın payını vermedin mi?"

"Biliyorum. Hala bunun pişmanlığını yaşıyorum" dedi Atahan. "Haberi aldığım o an nasıl geleceğimi bilemedim."

Tutku ve ArzuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin