04: geçmişin yaraları.

4.9K 429 153
                                    

Dizlerini kendine çekmiş karşısında ki denizi izleyen adama bakarken onu böyle savunmasız gördüğü için şaşkındı. Çok uzun süredir tanıdığı biri değildi ama tanıdığından beri onu ilk defa böyle görüyordu.

Demir'i kendisi kötü hissettiğinde geldiği bir yere getirmişti ve geldiklerinden beri yaklaşık 10 dakikadır sessizce oturuyorlardı. Umut bu sessizliği bozmak için öncelikle buranın neresi olduğunu anlatmakla başladı.

"Burası rahmetli dedemin eskiden işlettiği bir lokanta. Şu an kapalı çünkü babam da amcam da kendi işiyle meşgul. Bir ara satmayı düşündüler ama dedemin hatırası olduğu için vazgeçtiler. O yüzden böyle boş boş duruyor. Arada ben kafa dinlemek için geliyorum." Çenesiyle karşılarında dalgalarını kıyıya vuran denizi işaret ederken devam etti sözlerine. "Şehrin gürültüsünden uzaklaşıp sadece şu deniz'in dalga seslerine odaklanmak iyi geliyor."

Demir onu onaylarcasına başını salladı. "Evet, güzel bir yer gerçekten." Lokantanın geniş bir terası vardı ve şu an oradaki salıncakta oturuyorlardı.

"Dedenin lokantası olduğu hâlde nasıl bu kadar kötü yemek yapabiliyorsun?"

Demir'in hafif gülümseyerek sorduğu soruya Umut kaşlarını çatarak baktı. "Kırılıyorum ama artık ya."

"Tamam tamam şaka yapıyorum."

Umut ona ters bakışlar atmaya devam etmek istese de Demir'in yüzündeki küçük gülümsemeyle o da dayanamamış ve gülümsemişti. O gülümsedikçe garip bir şekilde içini huzur kaplıyordu.

Fakat Demir'in gülümsemesi saniye saniye yüzünden silinmeye başlayınca Umut merakını daha fazla bastıramadı. "Neler olduğunu anlatmak ister misin?"

Demir eninde sonunda geleceğini bildiği soruyla birlikte gözlerini Umut'a çevirdi. Meraklı ve endişeli bakışlarla kendisinden bir cevap beklediğini görünce yeniden gülümsemek istese de tuttu kendini. "Uzun süredir evde yalnız kalmıyordum, o yüzden yeni evime taşındığımdan beri duvarlar üstüme üstüme geliyormuş gibi hissetmeye başladım. Bir de sessiz olunca sürekli düşünüyorum, düşündükçe kafayı yiyorum sanki. Ama sorun değil, aşacağım."

Uzun süredir evde yalnız kalmıyordum dediğine göre daha önce biriyle birlikte yaşıyor olduğunu düşündü Umut. O kişi şimdi neredeydi acaba? Demir'i bu kadar üzdüğüne bakılırsa bir ihtimal ölmüş olabilir miydi? Bu korkunç ihtimali düşünmemek için gözlerini sıkıca kapatıp açtı. "Daha önce biriyle mi yaşıyordun?"

"Yani tam olarak birlikte yaşamıyorduk aslında ama sık sık evime gelir bende kalırdı. Birlikte vakit geçirirdik."

"Şimdi nerede peki bu kişi?"

Demir bakışlarını tekrar önüne çevirip derince yutkundu. "Bilmiyorum, nerede olduğu da umurumda değil."

Böylece düşündüğü gibi birinin ölmediğini anlamış ve bir nebze de olsa rahatlamıştı Umut. "Kim ki bu kişi?"

"Nişanlım." Beklemediği cevapla öylece bakakaldığında Demir ona kısa bir bakış atıp devam etti. "Eski nişanlım yani."

"Kötü ayrıldınız sanırım."

"Öyle oldu. Sağ olsun aldattı beni." Sözlerinin ardından histerik bir gülüş atıp eliyle yüzünü sıvazladı. Umut ise şaşkındı. Gerçekten böyle bir adamı hangi akılsız neden aldatırdı ki?

"Tebrik ederim, aldatacak kadar seviyesiz biriyle evlenmekten kurtulmuşsun."

Demir yüzünde buruk bir gülümsemeyle başını salladı. Evet kurtulmuştu. Ama kırılan gururu, ona yetersiz olduğunu, sevilmeye değer biri olmadığını ve bu yüzden aldatıldığını söyleyen iç sesi onu mahvediyordu. "Yine de beni öz kardeşimle aldatmış olmasını nasıl aşacağımı bilmiyorum."

kafası kendinden bile güzel [b×b]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin