Demir haftalık kontrol için annesini hastaneye getirmişti ve doktor şu anlık hiçbir sıkıntının olmadığını, gayet sağlıklı olduğunu söylemişti. Bundan cesaret alan Demir ise dönüş yolunda konuşmak için fırsat kolluyordu.
En sonunda gelen cesaretle "Anne." dedi bir anda.
"Efendim oğlum?"
"Beni anlamayı hiç denedin mi?"
Annesi kaşlarını çatarak ona döndü. "O ne demek?"
Konuşmak gittikçe zorlaşıyor gibi geliyordu.
"Umut konusunda neden bu kadar katısın? Neden iki erkeğin de birbirini sevebileceğine inanmıyorsun?"
Annesine kısa bir bakış atıp tekrar yola döndü. Gözlerine bakarak konuşmak çok zordu.
"Bu konuyu hallettik sanıyordum Demir. Ayrılmadın mı sen o çocuktan?"
"Ayrıldım." Sıkıntılı bir soluk bırakıp devam etti. "Sorun da tam olarak bu. Sırf sen mutlu ol diye ömür boyu mutsuz olacağımı bildiğim hâlde ayrıldım ondan. O ailesinin karşısında dimdik durup beni seçerken ben ilk engelde bıraktım onu ve inan bana bunu hak edecek biri değil. Sen de tanıdın, sevgili olduğumuzu öğrenmeden önce nasıl sevmiştin onu hatırlasana. Neden birbirimize aşık olduğumuz fikri sana bu kadar ters geliyor?"
Sema çatık kaşlarıyla oğlunu izlemeye devam ederken bir hafta sonra ilk defa düşüncelerini açıkça söylediğini fark etti. Ne kadar üzüldüğünü ve yıprandığını görebiliyordu ama geçer sanmıştı. Şimdi dolu dolu olmuş gözleri ve titreyen sesiyle çaresizce kendini anlatmaya çalışması gerçekten içine batmıştı. Yine de ne kadar düşünürse düşünsün onun bir erkekle olduğu düşüncesi aklına bir türlü yatmıyordu.
"Bir erkeği nasıl sevebilirsin ki Demir? Yanılıyorsun oğlum, emin ol bir gün geçecek."
"Anne lütfen. Çevrende çok fazla görmemiş, duymamış olabilirsin, bu yüzden sana yabancı geliyor bu fikir farkındayım ama bu anormal bir durum değil. Ben aynı zamanda erkeklerden de hoşlandığımı fark edeli çok uzun yıllar oluyor ama bunu size hiç yansıtmadım. Böyle olacağını biliyordum çünkü. Ama Umut başka anladın mı, ben ilk defa birine bu kadar çok aşık oldum."
Annesinin bakışları onun çaresizce kurduğu cümleler karşısında biraz olsun yumuşayınca bundan aldığı cesaretle devam etti Demir. "Komik gelecek belki ama gerçekten onsuz nefes alamıyormuş gibi hissediyorum. Onu başkasıyla görmeye dayanamıyorum. Beni biraz anlamaya çalışsan, biraz saygı duysan? Benim bu saatten sonra herhangi biriyle olacağımı düşünüyorsan da yanılıyorsun. Ben artık bir başkasını sevebileceğimi hiç sanmıyorum çünkü."
Uzun uzun yaptığı konuşmadan sonra derin bir nefes bıraktı ve korka korka annesine döndü. Yeniden onun yüzünden fenalaşırsa vicdan azabından ölürdü muhtemelen.
"Unutamadın değil mi o çocuğu?"
"Nasıl unutabilirim anne? Beni iyileştiren, uzun zaman sonra yaşadığımı hissettiren o oldu. Ama şimdi yüzüme bile bakmıyor, kaçıyor benden. Bana o kadar kırıldı ki..."
Sözlerinin hemen ardından gözünden bir damla yaş süzüldüğünü hissettiğinde tek eliyle hızlıca sildi ve arabayı bir kenara çekti. Kafası çok bulanmıştı şu an, sakinleşene kadar araba sürmeye devam edebileceğini sanmıyordu.
Annesi ise şaşkınlık içinde bakıyordu oğluna. Onu çocukluğundan beri ilk defa ağlarken görüyordu. Galiba işler gördüğünden daha zordu onun için. Oğluna dayattığı kararın onu bu kadar çok üzdüğünü bilmiyordu. Kendini suçlu hissetmeye başlamıştı. Bencillik mi yapıyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kafası kendinden bile güzel [b×b]
Ficção AdolescenteUmut karşı dairesine taşınan yeni komşusuyla tanışmak için ona yemek götürmeye karar verir. [benim iklimim incitmez seni kitabındaki umut karakterinin hikayesidir. onu okumadan da anlayabilirsiniz.] [18.02.2023 - 03.05.2023]