İşte başlıyorduk. Hocanın konuşmaya "Diyete mi girdin, çok zayıflamışsın." diyerek başlaması benim gerilmeme neden olmuştu. Yine.
"Sınav stresi hocam."
İnanmadı.
"Biliyorum birine içini dökmek çok zor senin için, ama kaç yıldır beraberiz Chan, burada konuştuğumuz burada kalır."
Başımı salladım durgunlukla.
"Sadece yorgun hissediyorum. Hiçbir şey yapmıyorum ama yorgunum. Olmadık zamanda ani baş ağrılarım olmaya başladı son zamanlarda. Ve insanlar... İnsanların yanında kendimi iyi hissetmiyorum çoğu zaman."
Ellerim titremeye başlamıştı ve bunu saklamaya çalışıyordum. Farketmişti.
"Peki bu verdiğim ilaçları aksatmadan kullandın değil mi?"
"..."
"Bak Chan, iyileşmen için, iyi hissetmen için aksatmadan kullanman gerek. Aaa aklıma gelmişken; bugün Mingyu'nun arkadaşının doğum günü partisi varmış. Çağırdılar mı seni?"
Bir anda gülümsemiştim. Başımı salladım. Ve farkettim, tuzak soruydu...
"Chan. Partiye gidiyorsun öyle değil mi? Ne giyeceksin?"
Biraz düşündüm. Hiç bilmiyordum. Daha önce partiye gitmemiştim ve böyle yerlerde ne giyilirdi bilmiyordum. Cevabımı bekleyen Solji'ye döndüm tekrar.
"Düşünmedim ki, bulurum bir şeyler."
Solji'nin gülümsediğini gördüm. Çok gerilmiştim. Her geldiğimde önündeki kağıda konuşmamda önemli yerleri yazardı ve bu beni inanılmaz gererdi.
Kendim hakkında bilgiler yazılıydı o kağıtlarda. Kendimden bir parça, korkuyordum. Birisi alıp okusa? Kendim ile ilgili şeyleri yakınımda olan birisi öğrense çıplak hissederdim ve inanılmaz rahatsız olurdum.
Ama farklı yerlerde yaşayan birisi öğrense beni umursamaz, kendi dertlerine bakar diyerek rahatsız olmazdım ve ona her şeyimi anlatırdım. Uzaktaki kişiler bana güven verirdi, Seongjin gibi, annem gibi...
Gözlerimin dolmaya başladığını farkedince Solji görmeden sildim gözlerimi. Aniden konuşmaya başlayınca irkilsem de bozuntuya vermeyerek dinledim onu.
"Arkadaşların seni dışlamıyor Chan, sen bir şekilde onların sana önyargılı davranacağını düşünüp onlardan uzaklaşıyorsun. Böyle hissetmen normal. İnsanların çok fazla dış görünüşleri hakkında endişeleri var, senin de öyle. Burada senin düşüncen ne peki?"
Derin nefes aldım. Bu kadın kendime bile duyuramadığım şeyleri söylüyordu. İçimden geçenleri ben asla sözcüklerle anlatamazdım, bunda Solji bana yardımcı oluyordu ve şuan ona minnettardım. Ama yine de bir şekilde ona anlatırsam kendimi zavallı hissedecektim. Yine düşüncelere dalmıştım ki konuşmaya başladım. Konuşmak zorundaydım bir yandan.
"Dış görünüşümü çok kafama takardım ve yakışıklı görünmek için elimden geleni yapardım. Sonra bir şekilde bu umrumda olmamaya başladı, kendime bakmamaya umursamamaya başladım. Bence benim asıl sorunum dış görünüşüm hakkındaki endişem değil, benim asıl sorunum..."
Sustum. Konuşamıyordum, birisi beni susturuyordu. Konuşmaya başlarsam kendimi durduramazdım ve çok zayıf birisi olarak görünürdüm. Anlatamıyordum.
Sorunumu ben bile bilmezken karşımdaki kişiye nasıl sorunumu anlatabilirdim ki? Çok fazla şey biriktirmiştim içimde, ama biriktirdiğim şeylerin ne olduğunu bilmiyordum. Neden anlatamıyordum neden susuyordum? Bunların cevabını bilsem neye yarar konuşamadıktan sonra?
![](https://img.wattpad.com/cover/333663615-288-k489047.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fake Ac S' | chanmin
Teen Fiction"Beni kandırmak çocuk oyuncağıydı. Çünkü kolay birisiydim. Her zamanki gibi..." ~