"Şey yani, Chan hyung. Gelebilir miyim?"
Utanıyordum. Tek zaafım olan konuyu partide lanet olası zorbalarım açmıştı ve çoğu kişi öğrenmişti. Annem için ağladığımı...
Seungmin'in gelmesine izin verirken gözlerimi siliyordum. Yanıma gelip oturdu.
"Ağlama lütfen. Hiçbir şey senin suçun değildi."
Hiçbir şey düşünmüyordum şuan ama bir o kadar da çok şey geçiyordu kafamdan.
"Neden ona vurdun Seungmin?"
"Hyung seninle dalga geçtiler. Cevabını da çok güzel verdin emin ol."
"Bu olay onlarla benim aramdaydı. Seni gerektirecek bir durum yoktu ortada."
"Ama bu durumda ben de çok sinirlendim. Seni korumak istedim Chan hyung. Sinirli gibi görünüyorsun o yüzden daha fazla birşey söylemicem."
Bir anda ona baktım. Seongjin gibi konuşuyordu sanki. Ama Seongjin'den aldığım samimiyedi Seungminden alamıyordum. Belki yanımda olduğu içindir. Seongjin gibi uzakta olsa o da aynı samimiyeti ve güveni verirdi belki de. Garip bir şekilde sakinleşmiştim.
"Kızmıyorum Seungmin. Sadece yorgunum. Gerginim şu sıralar."
Elini kaldırıp bir süre tereddüt etse de hemen sonra omzuma koydu.
"Anlatmak ister misin? Bana güvenebilirsin."
Bir süre cevap vermesem de yüzüne baktım ardından. Yüzünü inceledim. İlk defa bu kadar yakınımda duruyordu. İçimden bir ses çığlık çığlığa "geri çekil!" diye bağırıyordu ama o an hiçbir şey yapmadım. Yapamadım. Kalmıştım öylece. Vücudum benden izinsiz hareket etmiş gibi hissetmiştim ve o an başımı sallamıştım. Yanıma geçip oturuşunu düzeltti ve bana bakmaya başladı.
"İstediğini anlatabilirsin Chan hyung. Ama öncelikle partideki olanları merak ediyorum."
Başımı yavaşça sallarken derin bir nefes aldım ve yüzümü ovuşturdum. Sonra ellerimi birleştirip parmaklarımı birbirine bağladım.
"Bak Seungmin, dershaneye geldiğin zaman yani geçen seneden beri beni yeterince tanıdın. Ama bilirsin herkesin kimseye söyleyemediği şeyler vardır. Benim de öyle, senin de öyle vardır mutlaka."
Hiç sözümü kesmeden beni dinlemeye devam ediyordu.
"Küçükken insanların yaşadığı travmalar, kötü etkenler onları büyüyünce de bırakmıyo emin ol. Bunlar yüzünden de karşıdan gelecek herhangi bir tepkiye karşı birşey yapamayacağımızı düşündüğümüz için anlatmak istemiyoruz. Korkuyoruz. Ben de öyle. O yüzden partideki kişilerin zorbalarım olduğunu söylemekten başka birşey söylemek istemiyorum. Umarım anlatabilmişimdir."
Güven veren bir gülüşle omzumu okşadı. Ben de gülümsedim. Sebebini bilmiyordum ama şuan Seungmin o kadar çok güven vermişti ki her şeyi anlatmak geçiyordu aklımdan. Ama yapamazdım. Farklı bir tepki verirse aniden değişirse diye korkuyordum. İnsandı bu, ne yapacağı belli olmazdı.
"Ben gittikten sonra ne oldu partide? Mahvettim partiyi kahretsin."
Yine iyi hissetmeye başladığım anda aklıma mahvettiğim parti geldi. Ellerimle yüzümü kapatıp dirseklerimi dizlerime koydum.
"Hyung senin suçun değildi gerçekten, iyi tarafından bak ben onları dövdüm."
Onu dinlerken istemsizce gülmüştüm. Bu çocuk kendini filmlerde mi sanıyordu ne? Ellerimi çekip ayağa kalktım. Benle beraber Seungmin de ayaklandı.
"Seni evine bırakalım Hyung, Abime haber vermiştim gelir şimdi." dedi gülerek.
Eve yürüyerek gitmek istemiyordum zaten. Başımı salladım onaylarcasına. Onun adımlarını takip ederek abisinin geleceği yere doğru yürüdük. Yine telefonuma mesaj gelince Seongjin'den geldi düşüncesiyle mutlu olmuştum ama mesajı atan o değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fake Ac S' | chanmin
Teen Fiction"Beni kandırmak çocuk oyuncağıydı. Çünkü kolay birisiydim. Her zamanki gibi..." ~