Gözlerim tekrardan dolarken Seungmin'in mesajını okudum.
Seungmin:
Chan ben uyandım. İstediğin zaman buluşabiliriz.Chan:
Seung iyi hissetmiyorum. Akşam çıkalım mı?Seungmin: Tamam olur.
Seongjin mesaj attığında ise meraklanmış ve ne yazdığına bakmıştım
-Mongyino:
Suç senin değildi. İnsanlar fazla kaba Chan, neler yaşadığını hâlâ tam olarak bilmiyorum. Her ne olduysa senin suçun değildi. Çünkü daha küçüktün. İstesen de kurtaramazdın. Sana üzülme diyemem çünkü anneni kaybetmişsin. Ama yıllar önceydi, insanlar şey diyor... Ölenle ölünmez. Sen de bir an önce annenin ölümüyle kendini suçlama. Hayat bir şekilde devam ediyor ve eminim annen seninle gurur duyuyordur. İnan bana. Seni seviyorum. Annen de seviyor, arkadaşların da seviyor. Hiçbir şey için kendini suçlama olur mu? Çünkü hiçbir şey senin suçun değildi.-Channs:
Teşekkür ederim.-Mongyino:
Bir gün buluşmak isterim.-Channs:
Buluşunca böyle konuşabileceğimi sanmıyorum.-Mongyino:
Ben de buluşunca aynı böyle teselli edemem. Birbirimize benziyoruz. Şimdi derin nefes alıp kalk ve Seungmin'le buluş.-Channs:
İyi ki varsın Seong.-Mongyino:
Sen de iyi ki varsın bebeğim.-Channs:
Bebeğim mi?-Mongyino:
İçimden geldi.Şimdi tekrardan Seungmin'e yazacaktım. Sohbetten çıkıp Seungmin'le sohbetimize girdim.
Chan:
Seungmin ben hazırlanicam birazdan. Sen bizim sokağa gelsen olur mu?Seungmin:
Tamam Chan gelirim.Telefonu kapatıp koltuğa attırdıktan sonra kalkıp Berry'nin mamasını yeniledim. Dolapta olan malzemelerle de yiyeceğim kadar tost yapıp karnımı doyurdum. Şimdi yine kıyafet seçme zamanıydı. Bundan önceki günlerde dershaneden, köprüye, eve diye döngü haline gelmişti günlerim. Ama artık Seongjin vardı ve bir yere sık sık gidiyor, sosyalleşiyordum.
Şikayetçi değildim açıkçası, bu beni sevindiriyordu içten içe. Bugün bir değişiklik yapmak istedim, siyah giyinmeyecektim. Üzerime mavi bir sweatshirt, altıma da lacivert bir eşofman giyecektim. Sorun değildi, hep böyle giyinirdim. Giyinip aynada kendime baktım. Saçlarımı düzelttim 2. defa ve gülümsedim.
Şimdi anlıyordum, insanlar her ne kadar gülerse gülsün içindeki sıkıntılar onları bitiriyordu. Belki onlardan kurtulmak için gülüyorlardır bilemiyorum. Yolda bir yerde herhangi bir atak geçirmeyeyim diye ilacımı da içtim. Berry'nin tasmasını takıp telefonumu da cebime koyduktan sonra evden çıktım.
Sokağın başına geldiğimde şansıma Seungmin de geliyordu, ama koluna bağlı bir iple. İple dediğim tasmaydı, köpeğini de getirmişti. Seungmin'in köpeği olduğunu şuan öğreniyordum. Açıkçası onun köpeğinin Berry'le arkadaş olacağı düşüncesi beni hem mutlu etmiş hem de kıskandırmıştı. Gülümseyerek karşıladım onu. Gözlerimin altı biraz şiş görünüyordu ama farkedilcek kadar belli değildi.
"Chan, nasılsın?"
"İyiyim Seung. Gidelim mi?" dedim elimdeki tasmayı sıkıca tutarak.
Başını sallayınca aynı kaldırımdan sahil kordonuna doğru yürümeye başladık. Kaldırımda yürürken hiçbir şey konuşmadık. Sadece beni takip etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fake Ac S' | chanmin
Teen Fiction"Beni kandırmak çocuk oyuncağıydı. Çünkü kolay birisiydim. Her zamanki gibi..." ~