Jungkook bıkkın ve komik bir yüz ifadesiyle öylece Seungmin'e bakarken Changbinle ben gülüyorduk. Jungkook başını sallayarak ayağa kalktı ve mutfağa yürüdü. Yürürken de saniye saniye arkasını dönüp Seungmin'e bakışlar atıyordu. Ben de hâlâ gülüyordum. Tabaktaki yiyecekler hâlâ duruyordu ve az sonra yiyecektim. Ortam aşırı iyiydi ve ben burdan ayrılmak istemiyordum.
İçeri bağırarak giren Mingyu'ya baktı içerideki herkes. Şarkı söylüyordu ve küçük hareketlerle dans figürleri yapıyordu.
"LEFT AND RİGHT LEFT AND RİGHT LEFT AND RİGHT RİP İT RİP İT"
Takım elbisesi ona yakışmıştı, çok havalı görünüyordu. Momo da içeriden çıkıp koşarak Mingyu'ya sarıldı. İkisi sarılırken içeriden çıkanlar dışarıya gidiyordu. Çoğunun ellerinde de tabaklar vardı. Biz de kalkıp dışarı çıktık.
En kenarda çok kişinin olmadığı yere doğru yürüdüm. Şansıma da boş bir masa vardı. Hemen geçip tabağı masaya koydum ve henüz bitirmediğim Changbinin verdiği şarabı da içmeye devam ettim. Seungmin hemen arkamdan geldiği için onunla göz göze gelmiştik. Saçları gercekten ona yakışmıştı. Ön taraftaki tutamlarını sarıya boyamıştı. Koyu kahverengi saçlarının önündeki sarı tutamlar beni büyülemeyi başarmıştı.
"Chan Hyung diyorum! Dinlemiyor musun beni? Yüzüme öyle bakıyorsun bir şey mi oldu?"
Kendime gelince ne söylediğini algılamaya çalıştım ilk başta. Bana seslendiğini duymamıştım. Her ne kadar nefret etsem de aklıma gelen ilk yalanı soyleyiverdim.
"Dalmışım üzgünüm."
Aslında yalan değildi. Doğruydu söylediklerim. Dalmıştım sadece Seungmin'e... Daha doğrusu saçlarına...
"Sorun değil, çikolatalı çilekli pasta sever misin?"
Omuz silktim. Çok fazla pasta yemeyen biriydim bu yüzden bugün de pastadan yemeyi düşünmüyordum. Tabaktaki ikramlar bana yeterdi. Ama yine de Momo'ya ayıp olmasın diye çok az bir dilim alabilirdim.
"Pasta sevmem."
"Yemeyecek misin?"
"Yerim, ama çok az." dedim hafif bir tebessümle.
Daha gelmeyen kişiler vardı, Jungkook ve Changbin hâlâ ortada yoktu. Onlar hep beraber takılırlardı zaten, her akşam motor turu yaparlardı bildiğim kadarıyla.
Bugün gelecekler miydi bilmiyorum ama Mingyu'yu tanıyordum. Onları gelmeleri için saatlerce ilma etmeye çalışmıştır eminim.Seungmin elinde meyve suyuyla etraftaki kişilere bakıp selam veriyordu. Ben de bana gülümseyerek bakan herkese selam veriyordum. Aklıma bir anda Seongjin gelince önüme bakıp telefonu çıkardım ve ona yazdım.
-Channs: Parti güzel görünüyor. Pasta çilekli ve çikolatalıymış sanırım. Ayrıca kendimi iyi hissediyorum bu akşam.
Mesajı yazdıktan sonra bir süre bekledim ama yazmadı. Kapattım ve tekrar etrafa bakmaya başladım. Dershanedeki kişiler, hepsi oldukça havalıydı. 4 yıldır, hatta yaklaşık 5 yıldır okuduğum bu dershane bana çok şey kazandırmıştı. Her ne kadar travma ve anksiyetelerimle savaş içinde olsam da kalbimin bir yanı onların iyi olduklarını söylüyor, arkadaşlarım olduğunu ve bunun çok iyi olduğunu ikna etmeye çalışıyordu. Gerçekten de öyleydi.
Son günlerde arkadaşlarıma farklı açıdan bakmaya başlamıştım. Sebebi ne bilmiyordum ama tahminim Seongjin'den yanaydı. Dershanede yüzlerce olay olurdu her gün, ve bu olayları anında ilk öğrenen ben olurdum. Olay yerinde olup dedikodu sevdiğim için değil, gelip geçenlerin dilinden duyduklarımla ve ben olsam nasıl olurdu düşünceleriyle öğrenirdim olayları.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fake Ac S' | chanmin
Teen Fiction"Beni kandırmak çocuk oyuncağıydı. Çünkü kolay birisiydim. Her zamanki gibi..." ~