Gözlerimden yaşlar gelmeye başladığında ise Seungmin yerinden hızla kalkıp önümde durdu.
"Chan hyung iyi misin? ne oldu?"
Nefes alıyordum, sadece canım acıyordu. Benim yüzümden endişelenmesini istemiyordum.
"İyiyim ben, anlık bir şey oldu sadece." dedim.
Gözlerimden hâlâ yaşlar akıyordu ve ben sildikçe düşmeye devam ediyorlardı. Bacaklarımı indirdim ve yavaşça nefes kontrolü yapmaya başladım. Ara sıra ağrılar girmeye devam etmişti ama birkaç dakikada acım tamamen kesilmişti. Aylar sonra aynı şeyi yaşamak tüm motivasyonumu bozmuştu.
"Hastaneye gidelim mi hyung. Endişeleniyorum."
"Hayır sakın. İstemiyorum hastane falan. Normal artık alıştım ben." dedim nefes kontrolü yapmaya devam ederken.
O sırada bir elini omzuma koydu ve bana yaklaştı. Başımı çevirip ona baktığımda ise hiç bu kadar yakın olmadığımızı hatırladım. Gözlerimin içine öyle bir bakıyordu ki az önce gördüğüm duygulardan çok farklı bir duyguydu. Bilmiyordum ki o duyguyu. Bir şey söyleyecekti ama söyleyemiyordu.
"Sana sarılabilir miyim?"
"Ne?"
"Duydun, sarılabilir miyim?"
Şaşkınlıkla yüzüne bakmaya başladım. Bunu demesini beklemiyordum. Bunu yapmak benim için zordu. Son 10 yıldır kimseye sarılmamıştım. Üstelik kimse sarılalım mı diye de sormamıştı. Şimdi kendisi istiyordu bunu.
Sarılmak insana nasıl gelirdi? İnsan sarılınca mutlu mu olurdu? Ben bilmiyorum mesela nasıl hissettirdiğini. Yıllar önce en son anneme sarılmıştım, unutmuştum nasıl hissettirdiğini.
Omuz silkerek başımı diğer tarafa çevirdim. Sarılmaktan korkar mıydı bir insan? Temastan? Ben bilmiyordum. Korkuyor muydum yoksa sarılmayı tekrardan öğrenmek mi istiyordum bilmiyorum.O sırada vücuduma dokunan sıcaklık, kollarını bana sardı. İstemsizce titredim. Çok saçmaydı, böyle hissetmem çok garipti. Sarılmıştı bana, ama ben bu sıcaklığı sadece annemde görmüştüm. Hani sarılmak insanı mutlu eder mi diye sormuştum ya... Kimilerini mutlu ederken kimilerinin canını daha çok yakıyormuş bunu öğrendim.
Başımı döndürüp Seungmin'e baktım. Mutlu görünüyordu, sarılınca mutlu olanların içindeydi. Bir de kendime baktım. Nasıl göründüğümü bilmiyordum, ama sarılınca canı acıyanların içindeydim. Bir elimi Seungmin'in sırtına atarken diğer elimi cebime sokup yumruk yapmıştım. Gözlerim dolmaya başlıyordu tekrardan.
Nefes kontrolü, nefes kontrolü ve nefes kontrolü. Yapmam gerekiyordu. Elimi çektiğimde o da aynı şekilde geri çekildi. Hızlı bir şekilde nefes alıp veriyordu. Gülümsedi. Ama gülümseyemedim. Sadece başımı çoktan kararmış olan gökyüzüne doğru çevirdim.
"H-hyung. İyi misin?"
"Tch."
"Nasıl hissediyorsun?"
Sorduğu soruya karşı ona üzüntü dolu bir bakış attım.
"Hiçbir zaman nasıl hissettiğini bilmeyen birine şuan bu soruyu sorman çok saçma."
"Şuan çok şey hissediyorsun."
Kendinden emin cevap vermişti. Ben ise kaşlarımı çatarak ayağa kalkmıştım. Beynim yorulmaya başlamıştı çünkü.
"Bugün için teşekkürler."
"Hiçbir şey yapmadık ki Chan?"
Ayağa kalkmasıyla gözümden bir damla yaş akması bir oldu. Sildim görmesin diye ama çocuk her saniye gözlerimin içine bakıyordu nasıl görmeyecekti?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fake Ac S' | chanmin
Teen Fiction"Beni kandırmak çocuk oyuncağıydı. Çünkü kolay birisiydim. Her zamanki gibi..." ~