Konser günü.

850 124 143
                                    

"Dünden beri kaslarını görmek için can atıyorum."

"Sapık mısın?"

"Hayır ciddiyim."

"Sen deniz suyu içince sarhoş falan mı oluyorsun?"

Başını iki yana sallayarak gülünce ben de güldüm. Yorulmuştum ve şuan burada uyuyup kalabilirdim. Hiç umrumda değildi şuan ne olacağı. Uyuyacaktım. Gözlerimi kapattım sadece. Derin nefes alıp verirken göğsümde hissettiğim şeyle gözlerimi açtım. Seungmin başını göğsüme yaslamıştı. Ne yapacağımı bilemeyerek öylece kalakaldım.

"Fazla ileri gitmiyor musun Seungmin?"

"Sus hyung. Vaktim varken seninle birlikte geçireyim."

Gözlerim anında dolmuştu. Bilmiyorum şuan o kadar çok garip hissediyordum ki ne yaparsam yapayım pişman olmayacakmışım gibiydi. Kolumla Seungmin'i kendime çekerek gözlerimi kapattım.

"Lütfen ölecekmiş gibi konuşma." diye fısıldadım ve devam ettim.

"Annem gibi olmanı istemiyorum."

"Seongjin seni çok seviyor." dedi sessiz bir şekilde. Gülümsedim.

"Ben de onu çok seviyorum."

~

Sahilde Seungmin'le uyuya kaldıktan sonra herkes bizim olduğumuz sahile inmiş, bizi uyandırmışlardı. Uyku sersemi olduğumuz için üşümüştük ve hemen bize battaniye vermişlerdi. Akşamı burada geçireceğimizi öğrendiğimden gemiye çıkıp çantamdan kıyafetleri çıkarıp giydim. Hava kararmak üzereydi. Ne kadar uyuduğumuz hakkında hiçbir fikrim yoktu. Emin olduğum tek şey iki güne kalmaz grip olacağımdı.

Gemiden inip diğerlerinin yanına geçtim ve verdikleri battaniyeyi üzerime örttüm. Seungmin de gelmiş battaniyeyi kendisine örtmüştü. Gözlerimi ovuşturarak çoktan yakmış oldukları ateşin kenarındaki boş yere oturdum. Gözlerimi kapattım çünkü hâlâ uykum vardı. Bir süre öyle durunca konuşmaya başlayan Jihyo ve kuyruğu Hyosep hocayı dinlemek zorunda kaldım.

"Çocuklar bu akşamı burada geçiricez, yemeğimizi de getirecekler eminim çok acıktınız. Yemekler gelinceye kadar istediğinizi yapabilirsiniz ama kaybolmayın lütfen. Yemekten sonra da Minho arkadaşınızın bize küçük bir sürprizi var."

Dedikleriyle sadece başımı sallamıştım. Çoğu kişi oturdukları yerden kalkıp yürümek için biraz uzaklaşmışlardı, bazıları da sandalyeleri denizin kenarına koyup oturmuşlardı.

Karşımda Hwanwoong ve Ryujin kalmıştı sadece. Bir de yanımda Seungmin tabi. Her zamanki Hwanwoong cebinden sigara paketini çıkarıp içinden bir dal aldı ve Ryujinin uzattığı çakmakla yaktı.

"Sıkıldım."

Hepimiz Ryujin'e bakmaya başladık o sırada.
"Sigara iç." deyip elindeki dalı Ryujin'e uzattı Hwanwoong.

"İğrenç."

"Bence de." diyerek ona katıldım.

Seungmin'e baktım göz ucuyla. Gözleri kapalıydı bu yüzden yüzünü inclemek fırsatı bulmuştum. Yalandan nefret ederim biliyorsunuz, içimden geçenleri de anlatırım dürüstçe. Seungmin'i bir ilişkide düşünemiyorum. Belki harika bir erkek arkadaş olabilir ama Seungmin'e karşı bir şeyler hissetmiyorum.

Aslında hissediyorum, ama bu aşk değil. Sevgi olabilir, dostluk olabilir, ama aşk kavramını Seungmin'in üzerinde düşünemiyorum. Saçlarını beğeniyorum, çok hoş saçları vardı.

Rahatsız etmek istemediğim için saçlarını okşamadım. Belki yemekten sonra izin verirse okşayabilirdim.

"Chan sen Seungmin'e yanıksın."

Fake Ac S'  | chanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin