Affedemiyordu insan kendisini. Kendisi yapmasa bile kendisinde suç buluyordu. Sevdiğini koybetmek çok zordu. İnanın bana, etrafınızda onlarca sevdiğiniz insan var ama içinden birine bir şey olsa yalnız kalırdınız. Öyle hissederdiniz en azından. Ben ne hissediyordum bilmiyorum ki!
En çok da bu yüzden kendime kızıyordum. İnsan kendisini nasıl bilmez? Bilinmezlik içindeydim. Ne hissettiğimi ne derdim olduğunu bilmiyordum. Bir hiçti aslında bu dertlerim. Uzaktan görsem ağlamazdım ama istemsizce gelen ağlama istekleri, çıkmaz sokaktaymış gibi olan hisler çok zor durumda bırakıyordu beni.
Asosyal miydim? Ya da depresyonda mıydım? veya OKB?... Hasta değildim. Hasta olduğumu da kabul etmiyordum. Annemi özlemiştim. Her ne kadar nefret etsem de babamı da özlemiştim. Benim asıl sorunum özlem olabilir miydi? İnsanlar eskiden olanları hatırlayınca üzülüp ağlardı. Bir daha yaşamak istemezdi. Ama ben yaşamak isterdim.
Evet babamın baskıcılığını, annemin her ne kadar çalışsa da bana zaman ayırdığını tekrardan yaşamak isterdim. Çünkü o zamanlar kötü olsa da bir ailem vardı. Şuan peki? Aile diye bir şey yoktu. Özlemiştim ailemi. Öyle işte... Enişteme veya size anlatamadığım çok şey var. Beynimde milyonlarca şey olsa da inanın ki bunları anlatacak kelimeler yoktu.
Göz yaşlarımın arasından Wook hyunga bakıyordum. Bulanık görüyordum tabi. O ise saçlarımı okşuyor, kendi çocuğu gibi sıkıca sarılıyordu. Bir şeyler söylüyordu. Beynim bulandığı için bazılarını algılayamamıştım.
"Senin mutlu olmaya ve iyi hissetmeye ihtiyacın var Chan."
"Biliyorum."
"Bu düşüncelerden çıkmak zordur. Her yalnız kalışında arkandan gelirler. Bırakmazlar seni. Ne yazık ki sen de yalnızlığı seviyorsun Chan. Peki denedin mi?"
"Neyi?" dedim yastıktan zorla başımı kaldırıp ona çevirirken.
"Yalnız kalmamayı."
"Anlamadım."
"Demek istediğim, yalnız kalınca bu düşünceler seni bırakmıyor. Yalnız kalma, yanında biri olsun. Sürekli birileriyle konuş sohbet et. Spora git, hobiler edin. Seni mutlu hissettirecek ve yalnız kalmayacağın şeyler yap." dedi.
Sesinde az da olsa umut vardı. Başımı sallamakla yetindim.
"Chan."
"Efendim?"
"Aşık ol..."
Güldüm. Aşık ol demek kolaydı. Aşık olmak da kolaydı. Ama aşık olduktan sonraki süreç zordu. Tek taraflı olunca özellikle... Ama güzeldi aşık olmak. Ona bakarak gülmeye devam ettim.
"Chan?"
"Efendim?"
"Aşık mı oldun yoksa?"
Yüzümü yastığa gömdüm ve gülmeye devam ettim. Wook hyung da eliyle kafamı kaldırmaya çalışıyordu. O da gülmeye başladı. Gülüşlerimiz birbirine karışırken başımı kaldırdım ve ona baktım.
"Yüzün kızarmış olum! Doğru söyle aşık mı oldun?"
Başımı salladım.
Yastıkla tekrar yüzümü kapatınca bu sefer yastığı çekip aldı."Şaka yapmıyorsun değil mi?"
"Tch."
"OHA! OLUM BU SENİN İÇİN HARİKA BİR ADIM NEDEN BU KADAR RAHATSIN?"
"Ya hyung sabit dur anlatıcam. En son ağlıyordum neden güldürdün?"
"Shut up bitch! Sana ağlamayı ve yalnız kalmayı yasaklıyorum." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fake Ac S' | chanmin
Teen Fiction"Beni kandırmak çocuk oyuncağıydı. Çünkü kolay birisiydim. Her zamanki gibi..." ~