Cümleleri birkaç defa daha okuduktan sonra birkaç cümle daha kırmaya çalıştım. Gözümü kapattım ve kuracağım cümleyi beynimde toparladım ve yazmaya devam ettim.
Kabullenmek istemiyorum
Anlaması zor
Nasıl unutabilirim ki?
Bana yalan söylediğin o günü."Oha beğendim." dedim sesli bir şekilde. Gülümsedim. Yaptığım şeyi beğenmiştim ve şuan aşırı mutluydum. Kalemin arkasını yanağıma hafifçe vurarak ritim tutmaya başladım.
~
"Chan, Seungmin gidiyor."
Wook hyungun aşağıdan seslenmesiyle ayağa kalkıp odadan çıktım. Aşağı indiğimde Seungmin çoktan ceketini giymiş kapıdan çıkıyordu. Bir an arkasını dönmüş bana baktı. Gözlerinde farkettiğim değişiklik meraklandırmıştı. Işığın yansımasından mı bilmiyorum ama gözleri dolu gibiydi ve sanırım az önce ağlamıştı.
"Görüşürüz Seungmin." dedim gözlerine bakarak.
Gelip enişteme falan mı ağlamıştı? Düşündükçe çok saçma geliyordu. O da elini salladı. Konuşmadı. Benim yüzümden olabileceği düşüncesi içimi parçalamaya başlasa da o an bana gülümsemesiyle içime su serpildi. Gülümsedim ve ben de el salladım. Evden çıktığında arkama baktım, Wook hyung koltuğa doğru geçip oturuyordu. Ben de arkasından gittim. Koltuğa yanına oturunca bana baktı ters ters. Yine başlıyorduk. Babamın genleri babamdan taa annemin kardeşine falan mı bulaşmıştı ne olmuştu?
"Seungmin'e neden öyle davranıyorsun Chan." dedi kaba bir tavırla.
"Bak hyung, evi yeni taşıdın dinlenmen gerekiyor. İlk günden misafir çağırmak neyin nesi? Birkaç gün sonra neyse ama ilk günden olması şaşırttı beni. Ayrıca bugün biraz stresliyim."
"Sen her gün streslisin Chan! Her gün kafandaki siktiğimin düşünceleriyle cebelleşiyorsun!"
Bağırması üzerine ilk başta irkilsem de sonradan sinirlendim. Yanına oturduğuma pişman olmuştum. Sinirle ayağa kalktım.
"Şuan ne alaka benim düşüncelerim? Seni düşündüm ilk günden misafir çağırman şaşırttı beni dedim sadece. Bu kadar kaba davranmanı anlamıyorum." deyip odama çıktım.
SİKTİĞİMİN EVİ DE KÜÇÜK DEĞİLDİ Kİ!
Odama girince kapıyı sertçe kapatıp pencereleri açtım. Derin nefes alarak nefes kontrolü yaptım ve arkamı döndüm. Rahatlatmaya, bir şey düşünmemeye çalıştım. Bana bağırdığı an gözümün önüne babam gelmişti ve şuan beni inanılmaz strese ve korkuya sokmuştu. Wook hyung böyle değildi.Yatağımın üzerindeki telefonu alıp açtım. Alışveriş sitesine girdim ve güzel bir gitar aramaya başladım. Ucuz veya pahalı olması sikimde değildi. Alacaktım, bir hobi edinecektim. Belki bu düşüncelerin bitmesinde gitar yardımcı olurdu ha? Seongjin'in de olduğu gibi... Seçtiğim birkaç gitarı listeye ekledim ve ilaçlarımın olduğu dolaba yöneldim. Oda da o kadar küçüktü ki bir gün kriz geçirsem ilaçlara yetişemeden ölürüm. Sonunda dolabı açıp içindeki ilaçlardan aldım. Vakit kaybetmeden ders masasının üzerinde duran şişeyi de aldıktan sonra ilaçlarımı içtim.
"Her şey güzel olacak." dedim şişeyi geri koyarken. "Her şey güzel olacak Chan..."
Tekrarlamaya başladım başka şeyler düşünmemek için.
"Mutlu olacaksın."
"Hep sağlıklısın Chan."
"Derin nefes al.... Ver... Al... Ver..."Gülümsemeye başladığımda kendimi odanın köşesindeki koltuğa attım.
~
Son birkaç günde bilmediğim bir duyguyu yaşıyordum. İyi miydim? Hayır. Ama kötü de değildim. Mutlu muydum? Hayır. Ama üzgün de değildim. Neden bu garip duyguların da isimleri yok? Ayrımcılık bence bu!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fake Ac S' | chanmin
Novela Juvenil"Beni kandırmak çocuk oyuncağıydı. Çünkü kolay birisiydim. Her zamanki gibi..." ~