Seungmin mesaj attığı adresi kopyalayıp harita programıma yapıştırdım ve on beş dakikalık bir mesafede olduğunu gördüm.
Orada ne olup bitiyordu ki Seungmin'in
bana ihtiyacı vardı?Adrese ulaştığımda hâlâ odamda olduğum kadar şaşkındım. Jısung iki kez aramış, ikisinde de açmamıştım. navigasyonun ekranda kalması gerekiyordu ve açıkçası, yanından ayrılırken yüzünde gördüğüm ifadeyi hâlâ unutamamıştım.
Sokaktaki evlerin hepsi büyük, malikâne gibi yerlerdi. Özellikle bu ev, anneminkinin en azından üç katı kadardı. Eski tarz, bir tepenin üzerindeymiş gibi eğimli bahçeli, tuğladan bir evdi. Sokak lambalarının ışığında bile çok güzel görünüyordu. Burasının Hyunjin'in babasının evi
olduğunu tahmin ettim çünkü bir üniversite öğrencisine ait olamazdı ve Seungmin'in de burada olmasının tek nedeni bu olabilirdi.Derin bir nefes alarak arabadan indim ve kaldırımdan basamakları tırmandım.
Koyu renk maun kapıyı sertçe vurdum ve saniyeler içinde açıldı."Felix, geldiğin için teşekkürler. Özür dilerim, yalnız olmadığını biliyorum. Jısung yanında mı?" diye sordu Seungmin ve bana içeri girmemi işaret ederken arabaya baktı.
"Hayır, o yurtta kaldı. Neler oluyor?Hyunjin nerede?"
"Arka bahçede. Kontrolden çıktı." Seungmin iç çekti.
"Ve beni çağırmanın nedeni?..." diye sordum elimden geldiğince nâzik bir tavırla. Hyunjin'in kontrolden çıkmasının benimle ne ilgisi vardı?
"Bilmiyorum. Ondan nefret ettiğini biliyorum ama sen onunla konuşabiliyorsun. Zil zurna sarhoş ve kavgacı. Buraya gelip babasının viski şişelerinden birini açtı. Şişenin yarısını içti! Ardından eşyaları kırıp dökmeye başladı: Annemin bütün tabakları, bir cam vitrin, bulabildiği her şeyi"
"Ne? Neden?" Hyunjin bana hiç içki içmediğini söylemişti. Bu da mı yalandı?
"Babası ona annemle evleneceklerini açıklamış."
"Ee?" Hâlâ şaşkındım. "Yani Hyunjin evlenmelerini istemiyor mu?"diye sordum Seungmin beni geniş mutfaktan geçirirken. Hyunjin'in yarattığı enkaza bakınca ağzım açık kaldı. Kırılmış tabaklar her yere saçılmıştı ve büyük bir ahşap dolap devrilmiş, cam panelleri parçalanmıştı.
"Hayır ama bu uzun hikâye. Babası arayıp ona haberi verdikten hemen sonra hafta sonunda kutlama yapmak için şehir dışına çıktılar. Sanırım Hyunjin buraya bunun için geldi babasıyla yüzleşmek için. Normalde buraya asla gelmez" diye açıkladı arka kapıyı açarken. Arka bahçedeki küçük bir masada oturduğunu gördüm Hyunjin'nin.
"Ne yapabileceğimi bilmiyorum ama denerim."
Seungmin başıyla onayladı. Uzanarak elini omzuma koydu. "Senin adını haykırıyordu" dedi kısık sesle. Kalbim duracak gibi oldu.
Hyunjin'e doğru yürüdüm ve başını kaldırıp bana baktı. Gözleri kan çanağı gibiydi ve saçlarını gri bir berenin altına tıkmıştı. Gözleri iri iri açıldı, karardı ve bir adım geri çekilmek istedim. Loş ışıkta
neredeyse korkunç görünüyordu. Ayağa kalkarken, "Buraya nasıl girdin" dedi Hyunjin yüksek sesle."Seungmin... o.. "diye cevap verdim ama buna pişman oldum.
"Lanet olasıca, onu mu aradın?" diye bağırdı Hyunjin, Seungmin'e
"Onu rahat bırak, Hyunjin, senin için endişelenmiş" diye azarladım. Arkasına yaslandı ve bana da oturmamı işaret etti. Karşısına oturdum ve çoğu boşalmış içki şişesini alıp dudaklarına götürüşünü
izledim. Sıvıyı içerken âdemelması yukarı aşağı oynadı. Yudumunu bitirince şişeyi masanın cam yüzeyine çarparken, ya şişenin ya da masanın belki de ikisi birden kırılacağını düşünerek yerimde sıçradım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uncontrolled LOVE -Hyunlix
Fanfiction[Tamamlandı] Lee Felix on sekiz yaşında bir üniversite öğrencisidir, basit bir hayatı, mükemmel notları ve dünya tatlısı bir arkadaşı vardır. Genç çocuk bütün hayatını gelecek planları üzerine kurmuştur, ta ki dövmeli ve piercing'li, serseri Hyunjin...