Hyunjin, Jimin'i benimle aynı anda fark etti ve dönüp önce bana, sonra tekrar Jimin'e baktı, gözle görülür şekilde gerilmişti. Bir an için Hyunjin geri dönmek isteyecekmiş gibi oldu ama tam o anda Jimin bizi fark etti ve Hyunjin'in şimdi geri çekilerek onunla zıtlaşmayacağını anladım.
Parti olanca hızıyla sürüyordu fakat ben Jimin'in tüylerimi ürperten art niyetli sırıtışından başka bir şey göremiyordum.
Merdivenin tepesine ulaşırken Jimin şaşırmış gibi yaptı. "İkinizin buraya geleceğinizi sanmıyordum, limana filan gelmediniz ya, o yüzden."
"Evet, buraya geliyorduk..." diye başladı Hyunjin.
"Ah, buraya neden geldiğinizi anladım." Jimin gülümseyerek Hyunjin'in omzuna vurdu. Kahverengi gözlerini bana çevirdiğinde ürperdim. "Seni tekrar görmek kesinlikle çok güzel, Felix." dedi havalı bir tavırla.
Hyunjin'e baktım ama o Jimin'e odaklandığı için beni fark etmedi. "Evet, seni de." diyebildim zorlukla.
"Eh, limana gelmediğiniz iyi olmuş zaten. Polisler gelip partimizi dağıttı, biz de buraya geldik."
Demek Jimin'in serseri arkadaşları da buralarda bir yerdeydi, Hyunjin'in hoşlanmadığı başka insanlar.
Keşke kendi odamda kalsaydım. Hyunjin'in gözlerine bakınca onun da aynı şeyi dilediğini anladım. "Kötü olmuş, dostum." dedi Hyunjin ve koridordan yürümeye devam etmek istedi.
Jimin, Hyunjin'in kolunu yakaladı. "Siz ikiniz aşağı gelip bizimle içki içmelisiniz."
"O içki içmiyor." dedi Hyunjin belirgin bir hoşnutsuzlukla.
Ne yazık ki o hoşnutsuzluk, Jimin'i daha da cesaretlendirmiş gibiydi."Ah, peki. Sen yine de eğlenmek için gelmelisin. Israr ediyorum." dedi.
Hyunjin bana baktı ve sessizce Hayır! demeye çalışarak gözlerimi iri iri açtım ama sonra Jimin'e dönerek başıyla onayladı. Bu da ne şimdi?
"Birazdan aşağı gelirim, önce onun... yerleşmesine yardım edeyim." diye mırıldandı Hyunjin ve Jimin'in bir şey söylemesine fırsat bırakmadan beni bileğimden yakalayarak odasına doğru sürükledi. Kapısını açarak beni hemen içeri soktu ve çabucak kapıyı kapadı.
"Aşağı inmek istemiyorum." dedim Hyunjin çantamı bırakırken.
"İnmiyorsun."
"Sen iniyor musun?" diye sordum.
"Evet, birkaç dakikalığına. Uzun sürmez." Eliyle ensesini ovaladı.
"Neden ona hayır demedin ki?" diye sordum.
Jimin'den korkmadığını iddia eden birine göre, Hyunjin ondan bir hayli korkuyormuş gibi görünüyordu.
"Sana söyledim, hayır demesi zor biridir." dedi.
"Sana karşı bir şeyi filan mı var?"
"Ne?" Hyunjin'in yüzü kızardı. "Hayır... Sadece piçin teki. Ve herhangi bir bela istemiyorum. Özellikle de senin yakınında." dedi ve bana yaklaştı. "Aşağıda uzun kalmayacağım fakat onu tanıyorum ve eğer onunla bir içki içmezsem buraya geleceğini biliyorum, onun sana yaklaşmasını istemiyorum." dedi ve beni yanağımdan öptü.
"Tamam." dedim iç çekerek.
"Ancak senin burada kalman gerek. İdeal olmadığını biliyorum, aşağıda bu kadar yüksek sesli müzik filan... Ama şu anda gerçekten aklıma bir çıkış yolu gelmiyor."
"Tamam." diye tekrarladım. Zaten aşağı inmek filan istemiyordum. Bu partilerden nefret ediyordum ve eğer aşağıdaysa Minho'yu görmeyi de kesinlikle istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uncontrolled LOVE -Hyunlix
Fanfiction[Tamamlandı] Lee Felix on sekiz yaşında bir üniversite öğrencisidir, basit bir hayatı, mükemmel notları ve dünya tatlısı bir arkadaşı vardır. Genç çocuk bütün hayatını gelecek planları üzerine kurmuştur, ta ki dövmeli ve piercing'li, serseri Hyunjin...