"Burada ne arıyorsun?" diye sordum Hyunjin'e, cevabını özellikle Jısung'un yanında duymak istemememe rağmen.
"Ne olduğunu sanıyorsun? Ben uyurken yanımdan ayrılmışsın. Bu da neydi böyle?!" diye gürledi. Sesi duvardan yankılanırken nefesimi tuttum. Jısung'un yüzü öfkeyle buruştu ve parçaları birleştirmeye başladığını anladım. Jısung'a neler olduğunu ve Hyunjin'e neden yanından ayrıldığımı açıklamak arasında kararsızlık yaşıyordum.
"Cevap ver bana!" diye bağırdı Hyunjin, yüzünü yüzüme doğru uzatarak.
Jısung'un aramıza girmesine şaşırdım.
"Ona sakın bağırma!" diye uyardı Jısung.
Hyunjin'in yüzü öfkeyle buruşurken olduğum yerde donakaldım.Neden yanından ayrıldığım için bu kadar kızgındı ki? Önceki gece deneyimsizliğimle alay etmişti ve sabah muhtemelen beni kendisi gönderecekti. Bütün bunlar benim başıma patlamadan bir şeyler söylemek zorundaydım. "Hyunjin... lütfen şimdi bunu yapma." diye yalvardım. Şimdi giderse Jısung'a neler olduğunu açıklamayı deneyebilirdim.
"Neyi yapmayayım, Lee Felix?" diye sordu Hyunjin, Jısung'un etrafından dolaşırken. Jısung'un uzak kalmasını umuyordum. Hyunjin'in onu tepelemekte tereddüt edeceğini biliyordum. Jısung futbol oynadığı için atletik vücutluydu. Özellikle de Hyunjin'in ince vücuduyla kıyaslandığında. Ancak Hyunjin'in kendini savunabileceğinden ve büyük olasılıkla da kazanacağından şüphem yoktu. Hayatımda neler oluyordu da Hyunjin'le Jısung'un kapışmasından endişeleniyordum böyle?
"Hyunjin, lütfen git. Bunu daha sonra konuşacağız." dedim ortamı yatıştırmaya çalışarak.
Ne var ki Jısung başım iki yana salladı. "Neyi konuşacaksınız? Burada neler oluyor, Lix?"
Ah, Tanrım!
"Anlat ona. Haydi, anlat ona."dedi Hyunjin. Bunu yaptığına inanamıyordum. Ne kadar zalim olabildiğini biliyordum ama bu her şeyi yepyeni bir seviyeye taşıyordu.
"Bana neyi anlatacaksın, Felix?" diye sordu Jısung. Hyunjin yüzünden saldırgan bir pozda durmasına rağmen, benimle ilgili sorusunu sorarken yumuşadığım gördüm.
"Hiç, zaten bildiğin şeyler, önceki gece Hyunjin ve Seungmin'in evinde kalışım işte." diye yalan söyledim. Buna bir son vermesini umarak Hyunjin'in gözlerine bakmaya çalıştım ama hemen başımı çevirdim.
"Anlat ona, Felix. Yoksa ben anlatacağım." diye hırladı Hyunjin. Her şeyi kaybettiğimi biliyordum. Artık saklanamayacağımm farkındaydım ve ağlamaya başladım. Yine de Jısung'un her şeyi benden duymasını tercih ederdim. bizi bu noktaya getiren bu kibirli piçten değil. Aşağılanmıştım. Kendi adıma değil, Jısung'un adına da. Bunların hiçbirini hak etmiyordu ve ona davranışlarımdan, şimdi de Hyunjin'in yanında yapmak zorunda bırakıldığım itiraflardan dolayı mahcuptum.
"Jısung... ben... ben ve Hyunjin..."diye başladım.
"Ah, Tanrım!" dedi Jısung gözleri dolarken. Bunu nasıl ondan sakladım ki? Ne sanıyordum ki? Jısung nazikti ve
Hyunjin, Jısung'un kalbini yüzüne karşı kıracak kadar zalimdi. Jısung'un elleri alnına gitti ve başını iki yana salladı. "Bunu nasıl yapabildin, Felix? Bunu annene nasıl yaptın? Bu ne zaman başladı?" Parlak mavi gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Kendimi hiç bu kadar kötü hissetmemiştim. O gözyaşlarının sorumlusu bendim.Hyunjin'e bakarken nefretim o kadar derindi ki Jısung'a cevap vermek yerine onu ittim. Hyunjin hazırlıksız yakalanarak arkaya doğru sendeledi ama düşmeden kendini toparladı.
"Jısung, Ne düşündüğünü biliyorum." Arkadaşıma koşarak ona sarılmaya çalıştım ama kendisine dokunmamı reddetti. Muhtemelen haklıydı da. Dürüst olmam gerekirse, bir süredir Jısung'a hiç iyi davranmamıştım. Ne düşündüğümü bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uncontrolled LOVE -Hyunlix
Fanfic[Tamamlandı] Lee Felix on sekiz yaşında bir üniversite öğrencisidir, basit bir hayatı, mükemmel notları ve dünya tatlısı bir arkadaşı vardır. Genç çocuk bütün hayatını gelecek planları üzerine kurmuştur, ta ki dövmeli ve piercing'li, serseri Hyunjin...