26. Bölüm

2K 183 67
                                    

Hafif vızıltı sesi rüyamda sürekli bir şekilde akıyordu. Neden kesilmiyordu ki? Yatakta dönerken uyanmak istemiyordum fakat o iğrenç ses ısrar ediyordu. Uyku sersemiydim ve nerede olduğumu bile unutmuştum. Sonra Jeongin'in yatağında olduğumu hatırlarken Hyunjin'in odamda olduğu sonradan aklıma geldi. Nasıl oluyor da her seferinde bu durumda kalıyorduk? Daha da önemlisi, bu sinir bozucu ses nereden geliyordu? Pencerenin önündeki
sokak lambalarından gelen loş ışıkta sesi izledim ve Hyunjin'in cebinden
geldiğini fark ettim.

Uyku sersemi haldeyken ses beni çağırıyor gibiydi. Cebine uzanıp uzanmama konusunda kararsızlık yaşarken bakışlarımı dar kotunun ön cebinde telefonunun yarattığı potluğa baktım. Kendi yatağıma uzanırken ses kesildi ve o fırsatı değerlendirerek Hyunjin'i uykusunda ne kadar huzurlu göründüğünü bir kez daha fark ettim. Sürekli çatık kaşları yüzünden alnı kırışık değildi ve pembe dudaklarını büzmemişti. İç çektim ve arkamı döndüğümde vızıltı tekrar başladı.

Sadece telefonu alacaktım. Hyunjin'i uyandırmayacaktım. Elimi Hyunjin'in cebine soktum. Pantolonu o kadar dar olmasa telefonu cebinden çekip alabilirdim ama böyle bir şansım yoktu. "Ne yapıyorsun?" diye homurdandı.

Kendi yatağımdan birkaç adım geriledim. "Telefonun çalıyordu ve beni uyandırdı." diye fısıldadım odada bizden başka kimse olmamasına rağmen.

Ben sessizce izlerken Hyunjin iri elini cebine soktu ve telefonunu çıkarmaya çalıştı. "Ne var?" diye çıkıştı telefonu daha çıkarırken ama hattın diğer ucundaki kişi her ne dediyse Hyunjin eliyle saçlarını sıvazladı. "Bu gece oraya geri dönmeyeceğim. Bir arkadaşımın evindeyim."

Arkadaş mıyız? Elbette hayır. Sadece partiye dönmek istemediği için uygun bir bahaneydim. Mahcup bir tavırla dururken ağırlığımı bir ayağımdan diğerine aktardım. "Hayır, odama giremezsin. Bunu biliyorsun. Şimdi uykuma geri dönüyorum. Beni bir daha uyandırma. Kapım da kilitli. Açmaya çalışarak zamanını boşa harcama." Telefonu kapadı ve geri çekildim.
Keyifsizliği açıkça görülüyordu ve öfkesini boşaltacağı hedef ben olmak istemiyordum. Jeongin'in yatağına girerek battaniyeyi üzerime çektim. "Telefonum seni uyandırdığı için özür dilerim." dedi sakince. "Arayan Minhoydu."

"Ah." İç çekerek yanlamasına uzanırken karşı taraftaki kendi yatağıma baktım. Hyunjin, Minho'yla ilgili düşüncelerimi biliyormuş gibi hafifçe gülümsedi. Davranışlarına bir anlam veremesem de Minho'nun yanında olmak yerine burada olmasından duyduğum heyecana
aldırmazlık edemezdim.

"Ondan hoşlanmıyorsun, değil mi?"

Başımı iki yana salladım. "Pek değil. Yine de lütfen bunu ona söyleme. Herhangi bir olay yaşamak istemiyorum." dedim. Ona güvenemeyeceğimi biliyordum fakat bunu söylediğim için herhangi bir çatışma yaratmaktan kaçınmasını umuyordum.

"Söylemem. Umurumda da değil zaten." diye mırıldandı.

"Ondan hoşlandığını görebiliyorum" dedim elimden geldiğince alaycı bir tavırla.

"Hoşlanmıyorum. Yani, eğlenceli biri ama aynı zamanda da çok sinir bozucu." diye itiraf etti heyecanımı daha da artırarak.

"Eh, belki de onunla takılmaktan vazgeçmelisin." dedim ve yüzümü görmemesi için arkamı döndüm.

"Onunla takılmamam için bir neden var mı?"

"Hayır. Yani, sinir bozucu olduğunu düşünüyorsan neden devam edeceksin ki?"Bunun cevabını istemediğimi biliyordum ama elimde değildi.

"Kendimi oyalamak için sanırım."

Gözlerimi kapayarak derin bir nefes aldım. Hyunjin'in Minho'yla takılmasından söz etmek, canımı olması gerektiğinden daha çok yakıyordu. Sesi kıskanç düşüncelerimi böldü.

Uncontrolled LOVE -Hyunlix Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin