Kendimi yapayalnız hissediyordum.
Jısung zaman istemişti. Hyunjin serserinin tekiydi. Bu konuyu konuşmaya çalışırsam annem kendini kaybederdi. Seungmin ise Hyunjin'le durumumun derinliğini bilse hayal kırıklığına uğrardı. Asla gerçek bir arkadaş olmasını beklemediğim bu pembe saçlı, dövmeli çocuk dışında kimsem yoktu. Yine de öyle olduğu için şükrediyordum.
"Konuşmak ister misin?" Aslında istiyordum. İçimdeki her şeyi dökmek istiyordum.
Ona her şeyi anlattım. Hyunjin'le ilk öpüşmemizden nehir kıyısındaki güne, onu orgazma taşıyışımdan uykusunda adımı söyleyişine ve ben Jısung'a itiraf etmeye zorlandığım her şeyi. Hikâyemi dinlerken yüzünde endişe, şaşkınlık ve üzüntü ifadeleri belirdi. Bitirdiğimde üzerim gözyaşlarımdan sırılsıklam olmuştu ve Jeongin elimi tutuyordu.
"Vay canına, bu kadar çok şey olduğunu hiç tahmin etmemiştim. İlk seferinden sonra bana anlatabilirdin. Sinemaya gideceğimiz gece Hyunjin buraya geldiğinde bir şeyler döndüğünü anlamıştım. Onunla telefonu yeni kapamıştım ve sonra buraya gelmişti, dolayısıyla seni görmeye geldiğini tahmin etmiştim. Dinle, Hyunjin iyi çocuktur...
bazen. Yani, temel olarak, senin aslında bu bütün erkekler için geçerli ihtiyaç duyduğun türde ilgiyi nasıl göstereceğini bilmez. Senin yerinde olsaydım, kendime başka birini bulmaya bakardım çünkü Hyunjin kimsenin erkek arkadaşı olabilecek biri değil." dedi ve elimi sıktı.
Söylediği her şeyin doğru olduğunu biliyordum.Haklıydı. O halde neden böylesine canım yanıyordu?
_________________________
Seungmin, pazartesi sabahı kafenin önündeki tuğla duvara yaslanmış, beni bekliyordu. Onu görünce el salladım ama sonra sol gözünün etrafındaki mavi-mor çemberi gördüm. Yakından bakınca yanağında başka bir çürük daha dikkatimi çekti. "Gözüne ne oldu?!" diye haykırdım yanına koşarak. Ama aniden kamyon çarpmış gibi oldum. "Seungmin! Bunu Hyunjin mi yaptı?" Sesim titriyordu.
"Evet..." diye itiraf etti ve dehşete kapıldım.
"Neden? Ne oldu?" Seungmin'in canını yaktığı için içimden Hyunjin"i
öldürmek geliyordu."Sen gittikten sonra evden fırladı ve bir saat kadar sonra geri döndü. Çok kızgındı. Kırıp dökecek başka şeyler aramaya başlayınca onu durdurdum. Şey, onunla kavga ettik. Aslında o kadar da kötü değildi. Sanırım ikimiz de birbirimize karşı çok öfkeliydik. Ben de ona birkaç sağlam yumruk attım." diye böbürlendi. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Seungmin'in Hyunjin'le kavgasını böyle neşeli bir şekilde anlatmasına şaşırmıştım.
"İyi olduğundan emin misin Yapabileceğim bir şey var mı?" diye sordum. Bu olay benim hatammış gibi hissediyordum. Hyunjin benim yüzümden kızgındı ama Seungmin'e saldırması?
"Hayır, gerçekten, ben iyiyim."Gülümsedi. Sınıfa doğru yürürken bana kavgalarını Hyunjin'in babasının ayırdığını -neyse ki birbirlerini öldürmeden eve dönmüşlerdi- ve annesinin Hyunjin'in bütün tabaklarını kırdığını öğrenince ağladığını anlattı. Manevî değerleri olmamasına rağmen Hyunjin'in böyle bir şey yapmasına yine de çok kırılmıştı.
"Ama çok daha iyi bir haber şu ki sevgilim gelecek hafta sonu beni ziyaret edecek. Şenlik ateşine geliyor!" Gülümsedi.
"Şenlik ateşi mi?"
"Evet, bütün kampüsteki ilanları görmedin mi? Her yıl yapılan bir şey yeni yıla başlamak için. Herkes katılır. Genellikle öyle şeylerle ilgilenmem ama bu gerçekten çok eğlencelidir. Jısung'da tekrar gelmeli. İki çift olarak gidebiliriz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uncontrolled LOVE -Hyunlix
Fanfiction[Tamamlandı] Lee Felix on sekiz yaşında bir üniversite öğrencisidir, basit bir hayatı, mükemmel notları ve dünya tatlısı bir arkadaşı vardır. Genç çocuk bütün hayatını gelecek planları üzerine kurmuştur, ta ki dövmeli ve piercing'li, serseri Hyunjin...