Odayı bulduk. Ne yazık ki yataklardan birinde başka biri sızmış horluyordu.
"En azından şu yatak boş!" dedi Bangchan gülerek. "Eğer gelmek istersen yürüyerek eve gideceğim. Yatabileceğin bir kanepem var"dedi.Zihnimdeki sisin arasında bir an net bir şekilde düşünmeye çalışarak, Bangchan'nin de Hyunjin gibi bir sürü farklı insanla yattığı sonucuna vardım. Bunu kabul edersem onu öpmeyi önerdiğim anlamına gelebilirdi. O yakışıklılığıyla Bangchan'nin bir öpücükten fazlasını almakta pek zorlanmadığını hissettim.
"Sanırım Jeongin geri dönerse diye burada kalacağım"dedim.Yüzü biraz asıldı fakat anlayışlı bir tavırla gülümsedi. Bana dikkatli olmamı söyledikten sonra sarılarak vedalaştı. Çıkarken kapıyı kapadı ve kilitlemekten kendimi alamadım. Kimin gireceğini kimbilebilirdi ki. Horultular arasında komaya girmiş gibi uyuyan çocuğa baktım ve yakın zamanda uyanmayacağına karar verdim.
Alt kattayken hissettiğim yorgunluk kısmen geçmiş, fakat çok geçmeden kendimi tavana bakarken ve uyuyabilmek için tavan karolarım sayarken buldum. Diğer yatakta yatan sarhoş çocuk arada bir homurdanıyordu fakat sonunda gözlerim kapandı ve uykuya daldım.
"Seni daha önce... buralarda görmemiştim" dedi derin bir ses aniden kulağımın dibinde çınlayarak. Yerimden sıçradım ve başı çeneme çarparak dilimi ısırmama neden oldu. Elini yatağın üzerine, kalçamın birkaç santim yakınma koymuştu. Nefesi hırıltılıydı ve kusmukla alkol karışımı bir koku yayıyordu. "Adın ne senin güzelim?" dedi ve kusacağımı sandım. Onu iterek uzaklaştırmak için bir kolumu kaldırdım fakat işe yaramadı ve sadece güldü.
"Canını yakmayacağım... sadece biraz eğlenelim" dedi ve dudaklarını yaladı. Salyası çenesinden aşağı süzüldü.
Midem ağzıma geldi ve düşünebildiğim tek şey bütün gücümle ona bir diz atmak oldu. Sert bir tekmeydi ve tam organına isabet etmişti. İki elini kasıklarına bastırarak arkaya doğru sendeleyince yerimden fırlama şansı buldum. Titreyen parmaklarımla kilidi nihayet açarak
koridora fırladım ve insanlar bana tuhaf gözlerle baktı.O iğrenç sesin arkamdan, "Haydi, geri dön güzelim" dediğini duydum.
Tuhaf bir şekilde, kimse koridorda koşturarak kovalanan birine aldırmıyordu. Çocuk benden biraz uzaktaydı ama neyse ki sarhoş olduğu
için duvara çarpıp duruyordu. Ayaklarım kendi kendine hareket ediyor, beni bu lanet olasıca kardeşlik evinde bildiğim tek yere götürüyordu."Hyunjin! Hyunjin, lütfen kapıyı aç!" diye bağırdım, bir elimle kilitli tokmağı çevirmeye çalışırken diğeriyle kapıyı yumruklarken.
"Hyunjin" diye tekrar çığlık attım ve kapı hızla ardına kadar açıldı. Onca yer dururken onun odasına koşmamın nedenini bilmiyordum fakat Hyunjin'nin yargılayıcı tavırlarını, beni altına almaya kararlı sarhoş bir çocuğa tercih ederdim.
"Felix?" dedi Hyunjin şaşkın bir tavırla. Eliyle gözlerini ovaladı. Üzerinde sadece siyah boxer'ı vardı ve saçları darmadağınıktı.
Tuhaf bir şekilde, bana bir kez olsun, "Lee Felix" yerine "Felix" diye seslenmesinden çok ne kadar yakışıklı olduğunu düşündüm.
"Hyunjin, içeri girebilir miyim lütfen? Şu çocuk..." dedim ve arkama baktım. Hyunjin yanımdan geçerek koridora bakındı. Peşimden gelen sarhoş çocuk onunla göz göze gelince korkutucu olmaktan çıkıp korkak haline geldi. Bana bir kez daha baktıktan sonra arkasını döndü ve koridordan yürüyerek uzaklaştı.
"Onu tanıyor musun?" Sesim titriyor ve zayıf çıkıyordu."Evet, içeri gir" dedi ve beni kolumdan tutarak odaya çekti. Yatağına doğru yürürken dövmelerle süslü derisinin altında kaslarının
nasıl hareket ettiğini fark etmekten kendimi alamadım. Dövmeleri olmasına rağmen, sırtında hiç dövme yoktu. Yine gözlerini ovaladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uncontrolled LOVE -Hyunlix
Fanfic[Tamamlandı] Lee Felix on sekiz yaşında bir üniversite öğrencisidir, basit bir hayatı, mükemmel notları ve dünya tatlısı bir arkadaşı vardır. Genç çocuk bütün hayatını gelecek planları üzerine kurmuştur, ta ki dövmeli ve piercing'li, serseri Hyunjin...