14. Bölüm

2.7K 233 464
                                    

Çakıl zeminli bir yolda ilerlemeye başladık ve Hyunjin müziği kapayınca duyulan tek ses, lastiklerin altındaki çakılların çıtırtısı oldu. Aniden ıssızlığın ortasında bir yerde olduğumuzu anladım. Şimdi gerginleşmiştim. Bu kez yalnızdık, gerçekten yalnız. Etrafta hiç araba, bina ya da benzeri bir şey yoktu.

"Endişelenme, seni buraya öldürmek için getirmedim" diye şaka yaptı ve zorlukla yutkundum. Beni öldürmeye kalkışıp kalkışmamasından çok, onunla yalnız kaldığım takdirde kendimin neler yapabileceğimden korktuğumun farkında değildi.

Yarım kilometre kadar daha gittikten sonra arabayı durdurdu. Pencereden dışan baktım ama çimenlerden ve ağaçlardan başka bir şey göremedim. Etrafta beyaz papatyalar vardı ve rüzgâr ılık esiyordu. Tamam, burası gerçekten dingin ve güzeldi. Ama beni buraya neden getirmişti? "Burada ne yapacağız?" diye sordum, arabadan inerken.

"Şey, önce biraz yürüyeceğiz."Iç çektim. Yani beni buraya egzersiz, yapmaya mı getirdi? Yüzümün asık olduğunu fark edince ekledi. "Çok fazla değil."Sonra çok kez kullandığı için çimenleri ezilmiş gibi görünen bir patikadan yürümeye başladık.

Yürüyüşün büyük bölümünde ikimiz de sessizdik. Hyunjin'nin yavaş yürümem konusunda yaptığı birkaç kaba yorum dışında. Ona aldırmadan etrafımı izledim. Görünüşte rastgele gibi gelen bu yeri neden sevdiğini anlamaya başlıyordum. Çok sakindi. Huzurluydu. Yanımda bir kitap getirirsem burada sonsuza dek kalabilirdim.

Patikadan ayrılarak ağaçların arasına daldı. Şüpheciliğim devreye girdi ama yine de peşinden gittim. Birkaç dakika sonra ormandan bir dereye, daha doğrusu bir nehre vardık. Nerede olduğumuzu bilmiyordum ama su bir hayli derin görünüyordu.

Hyunjin siyah tişörtünü çıkarırken tek kelime bile etmedi. Dövmelerle kaplı gövdesini inceledim. Parlak güneş ışığında o kuru ağaç dallarının tenine yayılışı oldukça çekici görünüyordu. Sonra eğilerek kirli, siyah botlarını çözdü, bana bir bakış attı ve beni çıplak vücuduna bakarken yakaladı.

"Dur bir dakika, neden soyunuyorsun?" diye sordum ve nehre baktım. "Ah, hayır. Yüzecek filan değilsin, değil mi?" dedim nehri göstererek

"Evet, yüzeceğim. Sen de yüzeceksin.Bunu hep yaparım."Pantolonunun önünü çözünce eğilip paçalarını bacaklarından çıkarırken çıplak sırt kaslarının nasıl gerildiğine bakmamaya çalıştım. "Ben bu suda yüzmem." Yüzmeyi severdim ama ıssızlığın ortasındaki bir yerde değil.

"Nedenmiş o?" Nehri işaret etti. "

Su o kadar duru ki dibi görünüyordu. "Şey... muhtemelen balıklar ve Tanrı bilir daha neler vardır." Sözlerimin ne kadar saçma olduğunu fark etmiştim ama umursamadım. "Ayrıca bana yüzmeye gideceğimizi söylemedin ve dolayısıyla
yüzebileceğim bir şey giymedim." Buna itiraz edemezdi.

"Yani bana vucüdundan utanan erkeklerden olduğunu mu söylüyorsun?" Sırıttı. Ona ve o muhteşem gamzelerine baktım. "Boxer'ınla yüz işte."Bir dakika, yani buraya gelip bütün giysilerimi çıkararak onunla yüzeceğimi mi düşündü? Suyun içinde Hyunjin'le birlikte çıplak olduğumu hayal edince vücudumda bir şeyler kıpır kıpır etti. Bu çocuk bana neler yapıyordu böyle? Ondan önce zihnimden hiç bu türde düşünceler geçmemişti.

"Boxer'ımla filan yüzecek değilim, ve vucüdumdan utanmıyorum seni budala!" Yumuşak çimenlerin üzerine oturdum. "Sadece izleyeceğim" dedim.Kaşlarım çattı. Şimdi üzerinde sadece boxerı vardı ve siyah kumaş vücuduna sımsıkı oturuyordu. Onu ikinci kez çıplak görüyordum ve masmavi gökyüzünün altında daha da yakışıklı görünüyordu.

"Hiç eğlenceli değilsin. Ve kendin kaybedersin" dedi açıkça. Ardından suya atladı. Ben bakışlarımı çimenlerden ayırmadan bir tutamını çekiştirerek
parmaklarımın arasında ovaladım. Hyunjin'nin sesini duydum başımı kaldırıp sesin geldiği yöne doğru baktım"Su sıcak, Felix" Çimenlerin üzerinde oturduğum yerden, siyah olan saçlarından süzülen su damlalarını görebiliyordum. Sırılsıklam saçlarını arkaya atarak bir eliyle yüzünü sıvazlarken gülümsüyordu. Bir an için başka biri, daha cesur biri olmayı diledim. Jeongin gibi.

Uncontrolled LOVE -Hyunlix Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin