29.BÖLÜM

643 154 17
                                    

Göğsümü dolduran basınç azaldığında derin nefesler almayı bıraktım. Gölge'yi ne kadar suçlasam da az önce olanların büyüsünden kıl payı kurtulmuştum. Sakinleştiğinden emin olmak adına köşede duran sürahiyi işaret ettim.

- Su ister misin?

- Şuanda sadece seni istiyorum.

- Gölgeeee!

- Ahahah, peki minnoş hemşire bir bardak fena olmaz.

Dışarıdan tuhaf sesler gelmeye başlamıştı hiç düşünmeden kendimi ilaçların olduğu köşeye attım ve birden kapı açıldı. İçeri gireni çaktırmadan süzdüğümde küçük çaplı bir şok daha yaşadım. Bu gelen Asi Kurt'tu!

- Teşekkürler, izninizle avukatı olarak biraz konuşacağım.

Heyecanından dolayı kekeleyen asker kapıyı iyice açtı.

- Ta-tabi hanımefendi buyurun, sizi burada görmeyi beklemiyordum.

Kapıdaki askere göz kırptıktan sonra içeri girdi ve kapıyı sertçe kapattı. Beni fark etmemesi için yüzümdeki maskeyi iyice burnuma kadar çektim.

- Selam ben Aslı, sende Gölge Savaş olmalısın.

Sorgulayan bir bakışla gelen kadını süzdü.

- Merhaba sizi tanıyor muyum?

- Artık yeni avukatın benim.

Avukatı mı? İyi de daha kesin konuşmamıştık bile. Dosyasını ne ara inceledi?

Gölge - Avukat mı?

Sorusu havada kalan Gölge'ye doğru kısa bir kaçamak bakış fırlattım ve göz kırptım. Durumu anlayıp hemen telafi etti.

- Ah, doğru birinden ayarlamasını istemiştim. Siz Asi Kurt olmalısınız

- Aynen o benim. Hemşire izin verirsen müvekkilim ile konuşmam gerek.

Başka bir arzunuz? Sinirlerim bozulmuştu, bu odada ikisini baş başa bırakmak hiç ama hiç istemedim.

- Sorun değil, hemşire kalabilir. Mümkünse böyle konuşalım.

Gölge'nin isteği karşısında kendimi daha güçlü hissetmiştim.

- Emin misiniz? Avukatınız olarak konuşacakları-

Kadın sözünü bitirmeden araya girdi.

- Dediğim gibi sorun yok.

Gölge'yi gidip tekrar tekrar öpmek istedim. Sanırım bunu sonraya ertelemem gerek.

- İyi, peki madem. Bana bir sandalye çeker misin canım?

Takma kirpiklerinin daha da rahatsız edici gösterdiği ela gözleri bana bakıyordu. Ne sanıyor bu kadın beni hizmetçi mi? Ortamı daha fazla germemek için başımı eğerek sandalyeyi yatağın yanına çektim. Topuklu ayakkabısı zeminde gıcırdarken çektiğim sandalyeye oturdu ve giydiği minicik eteğe aldırış etmeden bacak bacak üstüne attın.

- Mersii.

Gölge bizi daha fazla baş başa bırakmamak adına ortamdaki tuhaf sessizliği bozdu.

- Avukatım olmayı kabul ettiniz sanırım ancak şuanda param olmadığını bildiğinizi farz ediyorum.

- Biliyorum canım. Dün senin davanı bizzat gidip kendim araştırdım ve avukatların iş üzerinde öldürülmesine tahammül dahi edemem. Ülke de bu işi yaparken neler çektiğimizi, hayatımızın ipin ucunda olduğunu insanların artık görmesi gerek!

Arkam dönük ilaçlarla uğraşıyor gibi yapıyordum. "Canım" mı? Elimdeki iğneyi ona saplamama ramak kalmıştı. Doldurduğum su bardağını Gölge'ye doğru uzatırken göz bebeklerim iyice büyüdü. Sanırım kıskandığımı fazla belli etmiştim.

- Teşekkürler hemşire hanım.

Bardağı alırken avukatın görmeyeceği şekilde parmaklarıyla elimi hafifçe okşadı. Spiral maskenin ardından gözlerinin içine doğru baktım, gülümsediğini, onu kıskanmamın ne kadar hoşuna gittiğini görebiliyordum. Yine de kaçamak dokunuşu içimi titretmişti. Birkaç sefer öksürerek tekrar ilaç dolabına doğru döndüm.

- Haklısınız Aslı Hanım. Benim için ne yapabilirsiniz? İki yıl sonra beraat etmem gerekiyor ama içerideyken kavga etmediğim bir günüm bile yok. Fazla yaşayabileceğimi sanmıyorum.

- Sizin davanızda en çok ilgimi çeken şey kurbanın bir çocuk olması ve vurulduğu silahın bulunmamasına rağmen direk teslim olmanız oldu Gölge Bey. Bana karşı dürüst olmanız gerekecek.

Ölen çocuk mu? Dur biraz, Gölge bir çocuk cinayetinden mi içerideydi? Aniden elimdeki ilaç kutusunu yere düşürdüm, çıkan sesten dolayı Gölge bana doğru döndü. Elimle bakmaması gerektiğini işaret ettim ve yere diz çökerek hapları temizlemeye çalıştım.

- Gölge Bey?

- Ah affedersiniz, evet kendim teslim oldum.

- Cesedin her yerinde parmak iziniz varmış. Ama silah henüz bulunamamış. Size saldırdıklarını delil olarak kullanıp nefsi müdafaa ile suçunuzu bir nebze olsun düşürebilirdiniz. Neden direk teslim oldunuz karşı taraf para mı teklif etti? Yoksa tehdit mi ediliyorsunuz?

- Hiçbiri. Para için kendimi satacak, tehditten de korkacak biri değilim.

- Kardeşiniz şuanda esirgeme kurumunda kalıyor, aileniz bir kazada ölmüş. Akrabalarınızın neredeyse hepsi yurt dışında yaşıyor ve kimse sizi düşünmüyor. Beni arayan arkadaşınız olmasa şuanda bile ilaçla zehirleniyor olabilirdiniz.

İlaçları temizlerken derince yutkundum, sanırım benden bahsediyordu. Hala yere diz çökmüş batırdığım zemini temizlemeye çalışıyordum. Tuvalette beni bekleyen hemşirenin çok kızacağını bildiğim halde şuanda odadan çıkamazdım. Gölge'nin bir gözü bende diğer yandan kadın ile konuşuyordu.

- Biliyorum.

- Kardeşiniz zor zamanlar geçiriyor, oraya ayak uydurmak kolay değildir. Yüksek standartlara sahip bir kurum değil.

- Benden ne yapmamı istiyorsunuz?

- Gerçeği Gölge Bey, gerçeği istiyorum. En başından!

Gölge yataktan doğrulup inleyerek yastığa sırtını yasladı. Birkaç derin nefes aldıktan sonra gözlerini yere doğru dikti.

-Sadece çikolatalı süt almak istemiştik...

Mars'ın GölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin