*26.BÖLÜM*

655 158 19
                                    

26.Bölüm Eski yaralar

(Adana Cezaevi )

Yoğun lapa kokusu tüm yemekhaneyi sarmıştı. Haftanın neredeyse dört günü haşlanmış buğday yemekten midem büzüşmüştü resmen. En azından artık cezam yoktu yani yemek yiyebiliyordum. Duvara paralel olacak şekilde konmuş masalar oldukça uzun ve eskiydi, sandalyelerse üstünkörü yan yana konmuştu. Bu yerde eksik olan sadece düzen değildi, aslında burada çok şey eksikti. İnsanın içini ısıtan hiçbir şey yoktu çünkü burada eksikliğini hissettiklerimizin soğukluğu vardı. Adeta bir morgdan farksızdı burası. Mahkumların solurken verdiği hava bile adeta nefret kokuyordu. Dünyamın renkleri solmuşken biri vardı, belki bana dünyanın renklerini hediye edebilecek biri… Düşüncelerimden saçı sakalı birbirine karışmış, gözleri ifadesiz bakan Kara Murat’ın sesiyle sıyrıldım. Ağzındaki lokmaya aldırmadan homurdanıyordu..

— Yemeğini yesene Gölge.

Umursamaz bakışlarını bana diken Kara Murat’a baktım ve istemsizce gülümsedim.

— Murat amca pek iştahım yok bugün.

— Ne o âşık mı oldun kerata ne gülüyon!

— Hahahah, hiç sorma kendimi kuş gibi hissediyorum.

Göğsümde tarifsiz bir kıpırtı vardı. Hapishaneye girdiğimden beri belki de ilk kez böyle bir duygu hissetmiştim. Murat Amca boğazındaki lokmayı yutarken sesini iyice alçalttı.

— Bak evlat seni severim ama burada o kuşun kanadını sökerler. Şu telefon olayını kısa kesmen lazım. Bizim işlerimizi gören görevli elemanı başka cezaevine yollamışlar, anlayacağın sıkıntı büyük.

Duyduklarım karşısında canım sıkılmıştı.

— Anlıyorum amca haklısın ama bunu Mars’a nasıl söyleyeceğim, onsuz bir gece düşünemiyorum.

Bana bakan gözleri hızlıca arkamdaki bir yere doğru kaydı.

— Şu eleman bize mi bakıyo lan?

Çaktırmadan dediği yöne doğru döndüm.

— Hangisi?

— Şu kafası tıraşlı şerefsiz!

Bakışlarını takip ederek gösterdiği adamı çaktırmadan süzdüm ve konuşurken tekrar önüme döndüm.

—  İlk kez görüyorum yeni mi geldi?

— Yoo, kimse gelecek denmedi bana. Bi bok dönüyo burada.

Kara Murat’a dik dik bakan iri yarı mahkûm bize doğru yaklaştı ve boğuk sesiyle bağırdı.

— Neye bakıyon it herif!

Kara Murat elindeki kaşığı adama doğru salladı.

— Lan defol git adamı hasta etme, kim lan bu lavuk!

Sesindeki tehlikeyi anında hissetmiştim. Ne olacağını az çok tahmin edebiliyordum. Derin nefesler alırken gözlerimi birkaç saniye yumdum.
Mahkûmun arkasına üç dört adama daha toplanmaya başladı, gördüğüm kadarıyla yine bir kavga başlamak üzereydi. Saçlarının yarısı tıraşlı mahkûm oturduğumuz yemek masasını bir hışımla iterek ikimizi de duvara doğru yapıştırdı. Ani itilmeden dolayı göğüs kafesime aldığım darbe yüzünden nefesim anında kesilmişti. Çıkan yüksek gıcırtı sesinden ötürü yemekhanedeki diğer suçlular ayaklanmaya başlamışlardı. Sesimi Murat amcaya duyurmak için yükselttim.

— Lanet olsun! Bunların derdi yine benimle. İntikam istiyorlar!

Henüz yutmaya fırsatı olmadığı lokmayı masaya tükürürken haykırdı.

Mars'ın GölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin