15.BÖLÜM

771 193 22
                                    

Ertesi sabah alarm çalmadığı halde erkenden uyandım. Bazen vücudun dengesini bozan olaylar yaşandığında bunlar çok normaldi ve ben kesinlikle dengemi bozacak türden bir işin içinde sıkışıp kalmıştım. Hala Gölge'ye ulaşabiliyor olmam bile mucizeydi, bu yüzden vakit kaybetmeden bir mesaj çektim.

"Gölge uyandın mı?"

Gözlerimi ekrana dikmiş kara kara düşünüyordum ki aradan bir bilemedin iki dakika geçmeden cevap geldi.

Gölge - Mesaj yazmanı beklemiyordum.

Mars - Aslında bakarsan ben de.

Gölge - Fikrini ne değiştirdi?

Mars - Fikrim değişmedi. Sadece gece uyurken rahat hissetmedim.

Gölge - Canını sıkan bir şey mi oldu?

Ben sıcacık yatağımda mışıl mışıl uyurken Gölge'nin buz gibi bir hücrede uyumaya çalışması, benimle konuşabilmek için yakalanmayı riske alması, yaşadığı onca kötü olayın içinde yine de beni düşünmesi, işte canımı sıkan tam olarak bunlardı.

Mars - Yakalanırsan ne olacak? Yani yine.

Gölge - Klasik şeyler olur, büyük ihtimalle yine dayak ve yemek yasağı, en iyi ihtimalle tuvalet temizliği.

Mars -Gölge bu çok yanlış, tekrar dövülmeni riske alamam.

Gölge -Hımm kendi vicdanın rahat etmeyeceği için mi yoksa beni düşündüğünden mi?

Mars - Bilmiyorum, her ikisi de. Şuanda odanda mısın?

Gölge - Evet, yemeğe inmedim.

Mars - Neden? Aç değil misin?

Gölge - Cezamdan dolayı ama endişelenme aç değilim.

Derince yutkunup boğazımı tıkayan yumrudan kurtulmaya çalıştım.

Mars - Odan nasıl, yani çok mu kötü?

Birkaç dakika sonra kaldığı odanın resmini gönderdi, görsel çok net olmasa da gerçekten bir insanın yaşamak isteyeceği en son yerdi. Yatak demeye bin şahit bir döşek, etrafı küflenmiş duvarlar, kırık bir lavabo ve çatlak dolu beton zemin.

Mars - Ah, gerçekten diyecek bir şey bulamıyorum.

Gölge - İyi yanından bak iki kişi kalıyoruz ve yanımdaki amca yıllardır burada. Bana da oldukça iyi davranıyor.

Mars - Ama diğerleri davranmıyor, orada kimse kimseye iyi davranmaz Gölge, iyi niyetli olsalar orada olmazlardı.

Gölge - Haklısın maalesef bende buradayım.

Mars - Biliyorum...

Annemin benim için hazırladığı kahvaltı masası harika görünüyordu, tap taze portakal suyu bile sıkmıştı. Ne kadar zorlasam da boğazımdan tek lokma geçmedi. Kendimi ikna etmeye çalışsam bile cezayı benim yüzümden aldığı düşüncesi içimi burkmuştu. Annemin ısrarı üzerine yiyecekleri yanıma alıp ağır adımlarla okula gitmekten başka elimden bir şey gelmedi.
Ders boyunca kafamı koluma yaslamış defterimi karalıyordum. Üniversitenin ilk yılı olmasına rağmen okuldan çabuk sıkılmış, okuduğum bölüm de sandığımdan daha yorucuydu. Her gün şövale üzerinde resim yapmanın ve sürekli dik oturmanın verdiği acıyı tarif bile edemem. Ee kimse sanatçı olmak kolay demedi sonuçta. En zor meslek ressam olmak diye boşuna ima etmemiş rahmetli Leonardo Da Vinci. Resim çantamı hızlıca kurcalarken Gölge'nin çizdiğim ellerinin resmi usulca yere düştü.

- Bunu sen mi çizdin?

Kafamı kaldırır kaldırmaz desen dersi öğretmenimle göz göze geldim.

- Ah, hocam şey...

Mars'ın GölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin