O gece zorla olsada kurtulmuştu o evden Deku. Bakugou ile yattıktan sonra yorgun düşüp uyuyunca alabilmişti anahtarları.
Hislerini dinleyemezdi bir numara. Mantığını ön plana koymuştu yine, görevleri ve işi için.
Kendini evden dışarı attığı gibi herhangi bir yaşam belirtisi aramaya çalışmıştı. Bulduğu küçük köyde durmuş ve yerlilerden yardım istemişti.
Onlar sayesinde diğer kahramanlara ulaşmış ve yerini bildirebilirmişti. Yaşadıkları şehirden kilometrelerce uzakta olduğundan birkaç gün yerlilerden birinin evinde kalmıştı.
Evine davet eden tatlı yaşlı kadının annesini bu kadar anımsatması uzun süreden sonra gerçekten mutlu etmişti onu. Gerçekten hissederek gülümsemeyeli çok olmuştu.
Ahşap müstakil ev çok şirin gelmişti gözüne çillinin. Yüzü hiç düşmemişti. Ev daha ısınmamış olsa da içini ısıtmaya yetmişti bu sıcaklık.
"Ben biraz odun getirip sobayı yakayım, sende temiz bir duş al yavrum. Her tarafın yara bere içinde kalmış."
Onun için endişelenmesi bile aynıydı annesiyle. Belkide özleminin aklına oynadığı bir oyundu bu.
"Peki efendim. Teşekkür ederim."
Önünde eğildi kısa boylu kadının. Gülümsedi yaşlı hanım. Barışın sembolünün ellerini tutup kaldırdı.
"Siz bizim için canınızı ortaya koyuyorsunuz. Bu sizin bize yaptıklarınızın yanında hiç birşey yavrum. Kahramanlar herkesi korursa kahramanları kim koruyacak?"
Acı bir şekilde gülümsedi Deku. Gözlerinin dolduğunu hissetti yine.
..
Minik banyoya girdi Deku. Vefat eden kocasının eski kıyafetlerini vermişti kadın ona. Eline tutuşturduğu an ağlayacaktı.
Temiz kıyafetleri kapının arkasındaki askılığa astı ve kahraman kostümünü çıkarmaya başladı.
Fermuarı aşağı çekerken aklına gelen anılarla düşmüştü yüzü. Büyük bir hata yapmıştı bir numara. Çok büyük bir koz vermişti korkunun sembolünün eline. Neden izin vermişti ki böyle birşeyin yaşanmasına.
Sürekli hata yapmaya devam ediyordu. Anlatabileceği kimse de kalmamıştı yanında. Doğruları ayırt edemeyecek kadar toydu belkide. Bir numara olmak için çok mu erkendi yoksa. Daha otuzuna bile basmamıştı ve kendini soktuğu durumları düşündü bir süre.
Kıyafetlerini çıkarırken bile canı yanıyordu. Lanet Dynamight, vücudunda kabuk tutmamış yer kalmamıştı.
Duvardaki küçük aynaya bakınca farketti, boynundan göğüslerine kadar her yer çürükler ve ısırık izleriyle doluydu. Öyle ki beyaz teni seçilemiyordu.
Ellerini sürdü kabuk tutmuş yaralara. Dokunca acıtmıştı. Hâlâ tamamen pıhtılaşmamış kanı eliyle sökünce yeniden kırmızı sıvı gezindi bedeninde.
Acıdan olsa gerek gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı. Ağladığını bile hissedemiyordu artık.
Hatalarının sebep olduğu kabuklara tırnaklarını geçirdi ve boynundan aşağıya kadar koparttı henüz sertleşmemiş kabukları.
Tırnak aralarının kan ve pıhtılarla dolmasını umursamadan omzundakileride aynı şekilde söktü yerinden.
Kan ter içinde kalmıştı gövdesi. En azından artık hatalarının izleri yoktu.
Sıcak suyu açtı tüm kıyafetlerini çıkarıp. Fayansa çöktü zorlanarak. Hala oturmakta zorlanıyordu. Belini tuttu ani acıyla. Kalçaları yere temas edince başarmıştı oturmayı.
Sıcak su vücudundaki kanı temizlirken gözü vücudunun alt taraflarına kaymıştı.
Göğüslerinden itibaren seyrekleşen çürük ve yaraları bacaklarında tekrardan artıyordu.
Sağ bacağındaki tırnak izlerine baktı. Derisini delmese de morartmıştı.
Daha sonra sol baldırındaki derin kesiklere baktı. Ve aklına gelen anılarla kafasını hemen yakındaki duvarın fayansına yasladı.
**
Tw: rahatsız edici içerik"Çok mu istiyorsun bunu Deku? Hah?!"
Sertçe girip çıkarken elindeki anahtarlığı salladı. Gözünü bile açmayacak kadar kendinden geçmişti Deku.
Cevabını alamayınca sinirlenen Bakugou bağırdı ve aletini ucuna kadar dışarı çıkarıp sonuna kadar tekrar soktu.
"Cevap ver bana Deku!"
Sert vuruşuyla çığlık attı Deku.
Hâlâ cevabını alamamıştı Bakugou. Sinirlenmeye başlamıştı.
Hala kanayan izlerle dolu boynunu tuttu elleriyle. Avucunu anca dolduruyordu çilli adamın boynu.
Yatağa bastırarak sıkmaya başladı boğazını. Ağzı kulaklarındaydı Bakugou'nun fazlasıyla zevk aldığı belliydi.
Onun aksine Deku çarşafı sıktığı ellerini Bakugou'nun elleri üstünde birleştirmiş. Nefes almasına izin vermesi için sıkıyordu.
Boğuluyordu şimdi Deku. Sıktığı dişlerinin arasından akan salyayla gözleride yukarı kaymıştı.
Gevşeyen eli hemen itti. Yaşarmıştı gözleri boğazını hâlâ tutarken minik gözyaşları döktü. Derin nefesler alıp vermeye devam etti.
Penisi hâlâ Deku'nun içindeyken konuştu Bakugou.
"Hâlâ senden cevap alabilmiş değilim.."
Elindeki anahtarı gösterdi.
"Altıma girecek kadar istiyor musun bunu Deku?!"
Sesini çıkarmadan kafa salladı Deku. Yüzü perişan haldeydi, buydu zaten Bakugou'yu yüzüne hayran bırakan.
"O zaman sana istediğini verelim öyle değil mi?"
Canice sırıttı Bakugou daha sonra anahtarı kesici bir alet gibi dik tutarak altındaki adamın baldırına geçirdi.
Hiç acımadan anahtarı çekti aşağı doğru, arkasında derin bir kesik bırakarak.
Kan firar ediyordu bacaktan. Usulca akarak anahtarı, yatağı kirletmişti.
Deku'nun sol bacağında derin birkaç yara bırakmaya devam etti. Sağ bacağında zaten var olan ize sol bacağındaki izleri de eklemişti.
Bunca şeye katlanamamıştı Deku. Hıçkırarak ağlıyordu. Gözlerinden şarıl şarıl akan göz yaşları zaten kirli olan çarşafları ıslatıyordu.
Ağladığını farkeden Bakugou, Deku'nun çenesinden tuttu ve kendisine bakmasını sağladı.
"Çok güzel bir yüzün var Deku. Yazık oldu."
Sahte bir hüzünün ardından yeniden keyifle sırıttı Bakugou ve o minik deliği tekrardan mahvetmeye başladı.
**
Gözyaşlarına hakim olamamıştı yine. Bu sefer kafasını cenin pozisyonuna getirdiği dizlerinin arasına koydu Deku.
Sıcak su açık yaralara temas ederken sızlıyordu her biri. En çokta bacağındaki uzun yaraydı acıtan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
failed revenge • bakudeku
Fanfictionvillain bakugou / hero deku au new gen symbol of peace vs symbol of fear