Bugün rüyamda Karan Bey'i görmüştüm, adam artık rüyalarıma da girmeye başladığına göre hayırlı olsun. Kesin bugün bir şey olacaktı, öyle hissediyordum.
"Bade, bu gece Merih Bey ve Karan Bey otelin barında olacaklarmış. Benim de aklıma bir fikir geldi." dedi Hazal.
"Ne fikri Hazal?" Tahmin ettiğim şey değildir umarım...
"Gece biz de hazırlanıp gizlice sızalım mı? Lütfen Bade, çok eğlenceli olacak!" dedi heyecanla.
"Sen manyak mısın? Ne yapacağız gece gece? Ayrıca baban ve abin asla izin vermez." dedim.
"Bade, saf mısın kuzum sen? Onlara tabii ki de bir bara gideceğimi söylemeyeceğim. Sen de kaldığımı söylerim yine, lütfen gidelim lütfen." dedi yalvarırcasına.
"Sen kimden öğrendin gece otelin barında olacaklarını?" Otelin büyük bir restaurantı olduğu gibi büyük bir barı da vardı ama daha önce hiç bar kısmına gitmemiştik.
"Kendileri aralarında konuşurken duydum, gece kesin barda olacaklar yani."
"Ya bizi farkedip işten kovarlarsa? Sen bunları da düşündün mü akıllım?" diye sordum.
"Ya farketseler bile neden koysunlar Bade? Deli misin nesin sen de aaa! İyice korkak olmaya başladın sen ha, hayatta risk de alman gerek."
"Offf! Tamam başımın belası, tamam! Yalnız benim bar için giyecek hiçbir şeyim yok, pantolon giyinip falan gelirim haberin olsun."
"Ya kıyafet kısmını dert etme, ben akşam sana gelirken ikimize de güzel elbiseler getireceğim."
"Şimdiden uyarıyorum, fazla mini olmasın." dedim.
"Tamam Bade! Neyse, şu masanın siparişlerini götüreceğim. Sonra yine konuşuruz." deyip siparişlerle birlikte yanımdan ayrıldı. Gece başımıza iş almazdık umarım.
Sipariş almaya giderken Karan Bey ve Merih Bey'i görmüştüm, kendi aralarında gülüşüyordular. Karan Bey'in gözü bir ara bana kaymıştı, ben de ona nezaketen gülümsemiştim. O da kafasını sallamıştı sadece. İnsan bir gülümserdi...
Biraz daha otelde kalmış, daha sonra da gitmişlerdi. Biz de akşama kadar çalışıp evlerimize dağılmıştık Hazal ile.
Hazal da akşam yemeğinden sonra bana geldi. Getirdiği elbiseyi göstermişti ama ultra miniydi!
"Hazal, bu ne Allah aşkına? Bu çok kısa, ben bunu nasıl giyeyim?" Siyah renkte, ip askılı mini bir gece elbisesiydi.
"Ya çok güzel olacaksın, bir dener misin lütfen?" dedi Hazal. Kendisi de krem rengi, parlak kumaşı olan kalın askılı mini bir elbise giyecekti.
"İyi, peki." deyip odama girdim denemek için. Giyindiğimde altıma da mezuniyetim için aldığım siyah yüksek topuklu ayakkabımı da giymiştim.
"Nasıl olmuşum?" dedim salona girerek.
"Afet olmuşsun afet! Çok yakışmış elbise. Ben nasıl olmuşum?" O da giyinmiş hazırdı.
"Çok yakışmış, kuğ gibi olmuşsun." dedim.
"Sağ ol güzelim, hadi sıra saç ve makyajda. İlk seni hazırlayalım." dedi.
"Tamam ama çok abartma."
"Tamam, otur sen şöyle." dedi sandalyeyi çekerek. Sırt çantasından makyaj çantasını çıkarmıştı, içinde dünya kadar malzeme vardı.
"Yuh kızım! Bu kadar malzeme ile kozmetik dükkânı açılır." dedim.
"Ne yapayım, lazım oluyor işte." dedi. Makyaj yapmayı sevmeyen biri olduğum için sadece rimel ve rujum vardı.
"Hadi, bir an önce ne yapacaksan yap da çıkalım." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAN ÖZÜM
Teen Fiction"Gözünde bir damla yaş olsam, dudaklarına doğru süzülürdüm. Lâkin gözümde bir damla yaş olsan, seni kaybetmemek için asla ağlamazdım... Şimdi düşünüyorum da, bir ben mi yandım?" "Hayır, ben de yandım. Hem de çok. Gözlerin... Gözlerin benim güneşim...