Bölüm 2

882 26 0
                                    

-Karan Korhan-

Oteldeki odamda uzanıyordum ki çalan telefonuma baktım, annem arıyordu yine. Kesin şu evlilik mevzusunu açacak. Bir bu eksikti zaten bunca işimin arasında. Çok geçmeden telefonu açtım.

"Efendim anne."

"Oğlum, nasılsın?"

"İyiyim anne, sen nasılsın?"

"Ben de iyiyim oğlum, bak ne diyeceğim-"

"Anne, yine evlilik mevzusuysa konu, konuşmak falan istemiyorum."

"Yok oğlum, akşam yemeğine eve gel diyecektim."

"Peki, tamam. İşim erken biterse akşama doğru haber veririm."

"Tamam oğlum, görüşürüz."

Ardından ben de ''görüşürüz'' dedikten sonra telefonu kapatmıştım.

Bunlar bana asla huzur vermeyecektiler, Didem'le evlendirmeyi kafaya koymuştular.

Ben düşüncelerimde boğulurken hem iş ortağım hem de en yakın dostum olan Merih gelmişti.

"Hoş geldin dostum." dedim.

"Hoş bulduk da bu suratının hâli ne? İyi misin sen?" Ben ve iyi olmak, zaten ne zaman iyiydim ki? Huzur mu veriyordular bana?

"Merih, biliyorsun. Annemler beni Mert'in karısıyla evlendirmek istiyorlar ve sanıyorum ki bunu gerçekleştirene kadar da durmayacaklar. Ne yapacağım bilmiyorum, hiçbir çözüm yolu da yok."

En sonunda kafayı yedirtecektiler bana, kaç aydır şundan vazgeçmediler. Erkek kardeşim Mert öleli bir sene olmuştu ve uzun zamandan beri aynı şeyleri papağan gibi tekrar edip duruyordular. En sonunda kalplerini fena kıracaktım. Ölen kardeşimin karısıyla evlenmek bana asla yakışmazdı ama anlamak istemiyordular bunu.

"Ya takma diyorum kafana, sen istemedikten sonra zorla evlendirecek hâlleri yok ya. Birkaç kere daha söyler söyler dururlar, sonra da artık bu işin peşini bırakırlar." dedi Merih.

"Öyle mi dersin? Hiç sanmıyorum ama."

"Olmadı sevdiğim biri falan var dersin."

"Tayla'dan sonra öyle biri olmayacağını biliyorlar Merih, ailem beni iyi tanır."

"O zaman tek yolu sonuna kadar direnmek kardeşim."

"Neyse, benim çıkmam lazım. Şirkette acil imzalanması gereken birkaç faaliyet raporları falan varmış. Oteldeki işleri bugün sen hâlledersin." Merih ile hem otelde hem de ikimize ait olan başka bir şirkette ortaktık.

"Tamam kardeşim, buralar bende. Sen de sıkma canını tamam mı?"

"Tamam, sağ olasın kardeşim." dedim gülerek. Odadan çıkınca asansöre binip aşağı inmiştim, tam çıkıyordum ki birine çarptım. Offf, yine mi bu kız? Az önce benim üstüme kahve döken sakardı.

"Önüne baksana kızım! Bir dahakine acımam, kovarım seni haberin olsun. Bu üç etti!" Eğer bir sakarlığını daha görürsem gerçekten kovacaktım. Allah bilir müşterilerle nasıl ilgileniyordu.

"Ben çok özür dilerim Karan Bey, gerçekten sizi görmedim. Benim hatam, çok çok özür dilerim. Lütfen kovmayın beni." Böyle yalvardığına göre işe fazlasıyla ihtiyacı olmalıydı, yoksa neden yalvarsın?

"Müşterilerle de böyle ilgileniyorsan işimiz var seninle." deyip sinirle oteli terk ettim.
Böyleleri insanı deli ediyor.

Otelden sonra şirkete gelmiştim. Birkaç saat işlerimi hâllettikten sonra akşam yemeği için eve gelmiştim. Beni kapıda karşılayan kişi Didem idi. Kapıyı güleryüzle ve büyük bir heyecanla açmıştı.

CAN ÖZÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin