Chan'ın beklemediği bir şekilde haftasonu söylediği saatte tüm sınıf - Seungmin hariç - Yonsei Üniversitesinin kapısında iken sırayla gelen öğrencileri görünce kendini tutmadan gülümsedi.
İlk önce Wooyoung ve San, hemen onların ardından kızlar ve sonra da Felix'in kolundan çeke çeke getirdiği Hyunjin de gelince sınıf tamamlanmıştı. "Günaydın," deyip onlara baktı Chan.
Okuldaki üstü yaşlı hocalar gibi sürekli takım elbise ya da gömlek değildi, fazlasıyla şık giyinirdi ve genç bir öğretmen olduğunu giyinişi ile belli ediyordu ama haftasonundan gerek bir eşofman takımı giymiş, elleri eşofmanının cebindeydi.
Sırayla gelen günaydınların ardından "İçeri girelim o zaman," diyerek sınıfa öncülük etti, yürümeye başladı. Sessizce oflayan Hyunjin haftasonu olmasına rağmen onlara okulda olan üniversite öğrencilerine bakmış sinirle derin bir nefes almıştı.
Felix koluna vurdu. "Eğer onlardan biri olmak istiyorsan yürü derse gidiyoruz."
"Biliyorum ben matematik amına koyayım."
"Hani gitmişti be!"
"Ya Felix!" dedi yüzü buruşurken. "Sesin kalın zaten cırlama."
Felix koluna bir kez daha yapıştırınca Hyunjin ondan uzaklaşmış, Chan onları fakültenin içine sokmuştu. Ezbere bilen adımları direkt sınıfı bulduğunda "Gelin bakalım," diyerek hepsini büyük amfinin içine aldı.
"Oha, süper bir şey." diyerek içeri giren Woo sınıfta gördüğü kişi ile "Ah, pardon hocam," deyip eğilip minik bir selam vermiş ve koşa koşa kendine bir yer seçip oturmuştu. Changbin, Chan ile göz göze gelince birbirlerine gülümsediler.
"Jeongin de gelecek, birkaç dakika beklesek olur mu onu?" demişti öğrenciler yerleşirken. Chan saatine baktı, Seungmin de ortalıkta yoktu ama içinden bir ses gelmeyeceğini söylüyordu.
"Bu matematik dersi için üst düzey kalmıyor mu o ya?" diye şaşkınlıkla konuştuğunda Changbin güldü kolunu kürsüye yaslayıp. "Beni ders anlatırken görmeyi seviyormuş, sabah takıldı peşime. En son lavaboya gitmişti, gelir şimdi."
Jeongin'in Changbin hayranlığı Chan'ı güldürdü, kafasını salladığında Changbin de gülüp sınıfa dönmüş "Selam" deyip rahat bir üslupla onlara bakmıştı. "Changbin ben."
"Hocam matematik öğretmeni olduğuna emin misiniz ya?"
Chan kıkırdadığında Changbin de gülmüş "Ben de kendimi arada sporcu olarak düşünüyorum." demişti. Ekledi. "Dersi iki saat aralıksız işlemeyi düşünüyorum, itirazı olan?"
İki saat cümlesini duyan sınıf bir anda gülmeyi keserken Chan onlara daha çok güldü, Changbin gülerek kaşlarını kaldırdı. "Kırk dakikalık dersler olmadığını biliyorsunuz üniversitede değil mi? Hem konu hem soru odaklı gideceğimiz için iki saat ders yapıp, bir saat mola vereceğim. Ardından bir buçuk saat işler bitiririz. Uyar mı?"
"Uymaz."
Sınıftan farklı bir ses dahil olduğunda Jeongin nefes nefese içeri girmişti, soluklanarak durmuş ve dizlerine doğru eğilmişti.
Chan onu tanıtmak için ekledi. "Jeongin, o da bugün sizinle ders dinleyecek."
"Lise öğrencisi mi hocam o da?"
Jeongin konuşmak için dudaklarını araladı ama nefesi hâlâ düzene girmediği için yapamamıştı, Changbin onun önünde hafifçe çöküp bileklerinden tutarak düzeltti sevgilisini. "İyi misin, ne oldu bu kadar nefessiz kaldın?"
"Güneş var diye bahçeye çıktım köpek kovaladı."
"Nasıl ya?"
O sözlerini bitirir bitirmez sınıfa giren köpekle beraber Jeongin bağırarak Changbin'in arkasına geçerken sınıfta onunla beraber birkaç bağırış da olmuş köpeğin sıranın üstüne çıkacağını idrak edemeyenler sıraya çıkmıştı.