Hyunjin duştan çıkmış, üstüne kıyafet geçirirken Seungmin de yatakta uzanmış onunla konuşuyordu. "Sonunda sınavlar bitti ya," dediğinde Hyunjin kafa salladı.
"Sonunda cidden, şimdi asıl büyük bomba kaldı. O da geçsin gece gündüz kafa dağıtırız."
Seungmin yüzüstü uzanarak güldü. "Felix sınavlar bittiği gibi Minho ile buluşmaya kaçtı değil mi?"
Hyunjin kahkaha attı. "Mezun olmuş, kutlama yapacakmış onunla. Minho da iyi ama, onun kafaya uyuyor."
"Güzeller ya, Chan enayi olmuş çoktan diyordu."
İkisi bu cümleye güldükleri zaman Hyunjin cüzdanını cebine atmış "Ben de kaçtım," deyip arkadaşının yanağına bir öpücük bırakarak odadan çıkmıştı. Yazın gelmesi ile beraber o da sınavdan önce Jisung ile bir akşam yürüyüşü yapacaklardı.
Evde tek kalan Seungmin oflayarak ayağa kalkmış, ilk önce evin içinde birkaç tur atmış ardından da markete gitmek için üzerine daha uzun bir şort geçirmişti. Ayakkabılarını giyip kapıyı açtığı sırada gördüğü kişi ile gülümsedi.
"Chan?"
Chan elini indirdi. "Oh, ben de seni almaya gelmiştim. Nereye böyle?"
"Markete gidecektim." deyip kollarını direkt onun boynuna sardı Seungmin hızla, Chan gülüp ellerini sevgilisinin beline dolamış, artık alıştığı bu sıkı sarılmalara karşılık vermişti.
"Haber niye vermedin," diyerek geri çekildi Seungmin, Chan'ın elleri hâlâ onun belinde dururken devam etti. "Can sıkıntısından kafayı yiyordum, Hyunjin ve Felix de gitti."
"Sana sınav haftası bittiği gibi seni alacağımı söylemiştim."
"Haftanın başında dedin onu ya, aklımda nasıl tutayım?"
Seungmin kapıyı arkasından çekip çıkmış, Chan'ın arabasına binerlerken Chan ona bakmıştı. "Ne alacaktın marketten, alıp öyle geçelim."
"Dondurma," diye mırıldandı. Eve baktı. "Kıyafet mi alsaydım evden?"
"Benden giyinirsin," dedi Chan, Seungmin de reddetmedi. Sokaktan ayrıldıkları gibi camı açarak sırıtmış, uzanarak radyoyu açmıştı. Bir hafta sonunda doğru düzgün Chan ile zaman geçirebilecekleri anlar gelmişti, şimdi önlerinde güzel bir hafta sonu vardı.
O, Hyunjin'e haber etmiş ve Chan evine yakın marketin yanında durup inmişti. Kısa bir süre sonra kase dondurma ve atıştırmalıklar ile gelirken Seungmin gülümsedi, "Film izleyelim mi?"
Chan ona baktı. "Aklında var mı hiç?"
"Aslında yok ama Arınma Gecesi'ni hiç izlemedim, merak ediyordum. Baksak?"
"Olur," dedi Chan reddetmeden. Birbirlerine karşı - Chan'ın geçen akşam plansız bir şekilde demesi hariç - kullandıkları özel bir hitap yoktu, daha önce ilişki işlerinde hiç bulunmayan Seungmin ise nasıl sürekli ağzının ucuna gelen kelimeleri geri gönderiyordu.
Eve gelmeleri ile beraber ikisi inmiş, içeri girmeleri ile beraber de Chan arkasından direkt kollarını sevgilisinin beline sarmıştı. "Tamam, şimdi dinlenebilirim."
Evin içinde öyle ilerleyip mutfağa geçmişler, Seungmin dondurmayı dolaba koyduktan sonra buz gibi olan ellerini Chan'ın ellerinin üstüne koymuştu gıcıklık olsun diye. Chan anında refleksle ellerini çekerken gülerek ona doğru döndü ve tezgaha yaslandı.
"Bir şey soracağım."
Chan ellerini tezgaha yerleştirdi. "Bekliyorum."
Bu hareketi ile Seungmin'in elleri onun omuzlarına gitmiş, parmakları gömleğinin yakasında oyalanırken gözlerini yüzüne sabitlemişti. "Lena Hoca," diye mırıldandı. "Acaba bu aralar senin çevrende fazla mı dolanıyor, ne?"