Chan dediği gibi ertesi gün okul çıkışı Felix ve Hyunjin'i alıp hastaneye geçerken "Birini daha alacağız," diye konuşup aniden direksiyonu kırdı ve şerit değiştirip başka bir yola saptı.
Arkada oturan Felix şaşkınlıkla kaşlarını kaldırırken Chan'ın yanında oturan Hyunjin de "Kimi?" diye merakla sormuş ama geldikleri için Chan cevap vermek yerine arabayı durdurup inmişti. Etrafında dolanıp durakta bekleyen çocuğa baktı ve arka kapıyı açtı.
Yeop içeri bindi.
"Sen!" diyen Felix direkt bağırırken Hyunjin "Felix!" diye hızla uyarmış, Chan da geri dolanıp yerine yerleşmişti. "Ben Yeop ile konuşacağımı konuştum Felix o yüzden az önceki gibi yola odaklansan iyi olur."
Onun bu cümlesi ile Felix oflayarak Yeop'tan uzaklaşarak iyice cama yapışırken Hyunjin, Chan'a hayret edemeden edememişti. Bir şeyleri sessizce kenarda köşede halledip bir anda ortaya koyması onu farklı kılıyordu.
"Hocam," dedi Felix yine kendini tutamadan. "Bu arkadaşı Seungmin ile görüştürmek iyi bir fikir mi?"
"Yeop'ın dilemesi gereken bir özür var Felix ve bunu ikisi okula dönmeden halletmek için en uygun zaman. Öyle değil mi Yeop?"
Yeop başını salladı. "Öyle."
Kendilerinden üç yaş küçük bir çocuğun onları bu kadar zorlamasını Felix hazmedemiyordu. Yine de Chan'ın hatırına yol boyu susmuş, hastaneye geldiklerinde hızlı hızlı üst kata çıkıp koşarak Seungmin'in odasına girmişti.
"Seungmin'im! Biz geldik! Çok özledim seni."
Camı izleyen Seungmin kafasını çevirip ona baktı, Felix'in arkasından Hyunjin girmişti buraya kadar sorun yoktu ama hemen onun arkasından içeri giren Yeop ve kapıyı kapatan Chan kaşlarını çatmasına sebep oldu.
Yeop'ın gözlerinin onun bileklerinde olduğunu fark edince istemsizce bileklerini saklama ihtiyacı hissetmiş ama yapmamıştı. "Bayan Lee," dedi Chan. "Felix, Hyunjin, sizdem birkaç dakikalığına dışarı çıkmanızı istesem?"
"Tabii." dedi Felix'in annesi, iki çocuğu da alıp odadan çıkmış, kapıyı kapatmıştı. Odada üçü yalnız kalırken "Neden geldin?" dedi Seungmin. "Dersten kalmakla tehdit edildiğin için mi geldin, istemiyorum seni. Çık odadan."
Yeop'ın Chan'dan büyük bir azar işittiği doğruydu ama ders konusu bahsi geçmemişti bile çünkü sayısal sınıfı olduğu için Chan onların sadece iki saatlik bir dersine giriyordu keza dil bölümünde olsa bile dersle tehdit edecek biri değildi.
"Dilemesi gereken bir özür var," diyerek odağı kendine çekti Chan. "Zorla gelmedi, sen nasıl özür dilediysen şimdi o da yapması gerekeni yapacak."
Seungmin güldü istemsizce. "Yeop," dedi. "Odaya dikkatli bak. Senin hastane odan gibi mi, çiçekler, hediyeler dolu mu burası? Annen ve baban gibi birilerini görüyor musun bu odada," Bakışları sertçe çocuğu buldu. "Dediğin gibi yalnızım, bak koskoca hastane odasında bile tek başımayım. Şimdi o gün yüzüme vurduğun şeylerin doğru olması ile gurur duy."
"Seungmin hyung, çok özür dilerim." dedi Yeop, başını eğdi. "Çok özür dilerim, gerçekten böyle olacağını bilmiyordum. Seni bu kadar kızdıracağımı, kendimi ve seni bu hale getireceğimi gerçekten bilmiyordum."
Seungmin hiçbir şey demeden başını eğdi ve bakışlarını odada gezdirdi. Gözleri bir an masanın üstündeki vazoya gitmiş ama hiçbir şey yapmadan durarak sakinleşmek adına gözlerini kapatmıştı. Bu çocuğun özürlerini dinlemek istiyordu, yerinden kalkıp onu sövmek ve belki eskisinden de beter etmek istiyordu.