Chan, Seungmin'in kafası dağılsın diye uzak bir dükkana arabayı sürerken "Camı aç istersen," demişti. Seungmin kafa salladı. "Senin tarafındakini açsak?" Kendi camı kapalıyken yolu seyretmek güzeldi ama sıcak havayı da reddetmezdi.
Daha kış gelmeden bu havaların tadını çıkarmak gerekiyordu çünkü bu gidişle bakılırsa kışı görecekti. Kendi düşüncesine kafa salladığı sırada Chan reddetmeden kendi tarafındaki camı açtı ve "Bir psikiyatrist ile görüşmeni istiyorum," demişti sessizliği bozarak.
Seungmin'in bakışları ona döndüğünde devam etti. "Düşüncelerini toparlamak adına profesyonel bir yardım alman gerekli, zaten onlardan uzak duracaksın ve ben olabildiğince canını sıkacak her şeyi uzak tutacağım. Profesyonel destek kendini toparlamanı hızlandırabilir."
"Uğraşamam," dedi Seungmin, gözlerini kapatıp yüzüne değen rüzgarı hissetmek istedi. "Ayrıca çalışmayı bıraktım öleceğim diye, tabii sen aniden gelmeseydin."
Chan iç çekti. "Senden para isteyen olmadı Seungmin, bir kere git göreceksin. Ayrıca sigarayı ve içindeki o ot mudur nedir onu da bırakman için yardım alman lazım."
Seungmin gözlerini açıp Chan'a dikti bakışlarını. "Bırakmayacaksın değil mi?"
"Cevabını verdim sanıyordum," deyip ona döndü ve gülümsedi Chan. Yapmacık gülümsemesi önüne döndüğü gibi gerçek olurken kıkırdamış, Seungmin gözlerini kapatırken gülüşünü tutmaya çalışmıştı duyduğu ses tonu ile.
Dürüst olmak adına konuşmak istedi. "Onu içmek istemiyorum," oldu ilk cümlesi. "Ağır bir uyuşturucu değil ama uyuşturucu her türlü işte, içtiğimde dünyanın farkındayım ama düşüncelerim duruyor, sanki robotum, öyle hissediyorum. Korkuyorum, şu an bir şey düşünmüyorum ama düşünürsem, şu an dünyadan uzak bir yerdeyim sanki. Daha gerçeklerle yüzleşmedim."
Chan bölmedi, Seungmin de devam etti. Bir bacağını altına alarak Chan'a doğru dönmüş yanağını koltuğa yaslamıştı gözlerini kapatıp. "Okul, dersler, mezun olsam bile üniversite sınavı var. Büyüyor büyüyor ve büyüyor, asla küçüldüğü yok."
"Bana," dedi Chan. "İlk sınav yılını anlatsana, seni zorlamayacaksa."
Seungmin omuz silkti. "Beni ne zorlayabilir ki? Anlatayım."
Konuşmamak için kaçtığı adama dökülmesini görmezden geldi Seungmin. Yola bakarak iç çekti hafifçe. "Derslerimi biliyorsun zaten, iyiydi hatta ben çok iyiydim tamam mı, bunu ukalalık olsun diye söylemiyorum cidden iyiydim, çoğu kişi aptal gelirdi bana en iyi sınıfta olmama rağmen. Çok çalışıyordum, gereğinden çok ve on ikinci sınıfa da o moralle başlamıştım. Çok rahattım ama aynı zamanda çok stresli."
Üç sene önceki hali aklına gelirken omuz silkti tekrardan. "İlk sınavlar, logaritma konusu iki hafta önceden bitirmiştim konuyu. O kadar emindim ki matematik sınavı geldi önüme, yapamadım. İkinin karesi nedir bulamadım, beynim basmadı, o kötü geçtikçe daha çok çalıştım, bazı günler hiç uyumuyordum neredeyse ama bu bana zarar veriyordu, bilmiyordum işte hırstan gözüm görmüyordu. Okul birincisi olarak başlayan ben o sene mezun bile olamadım. Öyle."
Chan onun yaşadığı o şeyi anlıyordu, bunu kendisi yaşamamamıştı ama Changbin olsun, Minho olsun hatta Jeongin aralarında bu dönemi en ağır atlatandı ve bu yüzden çok yakından tanık olmuştu.
"Tekrardan sınava hazır-"
Sözleri Seungmin tarafından kesildi. "Bak," dedi Seungmin ciddiyetle, gözlerini açıp ona döndü. "Nasıl anlatırım, nasıl anlarsın bilmiyorum ama tam şu an deneyeceğim ve anla tamam mı? Okul... Önceden sorun okuldu, şimdi okul değil, şimdi yaşamak benim için sorun. Okurum, yemin ederim istersem tekrardan hazırlanır ve okurum ama durup diyorum ki... Beni yaşama bağlayacak bir destek var mı? Bu okul değil, nasıl anlatırım bilmiyorum ama bu okul değil, bu dostluk değil."