dayak

315 44 12
                                    

Uyurken birden telefonun çalması ile uyandık. Riki nin telefonu çalıyordu.

Saat 3.45'ti. Arayan ise Beomgyu ydu. Riki hemen telefonu açtı.

"Noldu?"

"Riki- şuan şuan disaridayim uzun hikaye. Sunoo nun annesinin evinin sokağındaki parktayim. Lütfen beni buradan a-"

Telefon birden kapandığında Riki hızlıca ayağa kalktı.

"Bende geleyim mi?"

"Gel"

İkimizde pijamalarla arabaya bindik. Riki araba kullanmayı bildiği için sorun etmiyordum.

Direkt arabayı çalıştırıp bizim sokağın parkına sürdü.

Yaklaşık 15 dakika sonra oraya varmıştık.

Bağırış sesleri çıkıyordu. Ama şuan bununla ilgilenecek vaktimiz yoktu.

Hemen Beomgyu yu aramaya başladık.

Çalılıkların oradaki bir bankın arkasına saklanmış olarak bulduk onu. Hemen arabaya binip geri eve gitmeye başladık.

Onun da pijamaları üzerindeydi. Eve geldiğimizde direkt içeri girdik.

"Siz oturun ben kahve yapacağım"

İkisi oturduğunda kahveyi yapmaya başladım. Riki yanıma gelip mutfakta bulunan ilkyardım çantasını aldı. Ardından bana umutsuzca bakıp geri salona gitti.

Burayı sadece benim annem biliyordu. Ne babam ne riki nin babası kimse bilmiyordu burayı.

Kahveleri yapıp içeri geçtiğimde, Riki pansumanı bitirmişti. Beomgyu nun yüzüne baktığımda her tarafının bantlı olduğunu gördüm. Riki pansumanı fazla mı yaptı diye düşünüyordum ama, yüzündeki yaraları düşündüm.

Kahveyi Beomgyu nun önüne koyup dinlemeye başladık.

"Şansımı sikeyim! Ben dün size olayı anlattım ya. Ne hikmetse baban kasayı açmış. Bir ihtiyacı mı oldu bilmiyorum artık. Kasada parayı bulamayınca çıldırıyor tabi. Kasada kamera varmış. Siktigimin kamerasını izliyor. Benim olduğumu görmüş. Direkt bizim evi tutturmuş. Jungwon un da babasına gideceği tuttu. Evde yalnızım tabi ben. Tanrım nasıl kapı çalıyor görmen lazımdı. Gittim açtım kapıyı. Açar açmaz direkt boğazıma sarıldı. Yumruk attı işte dedi 'polise gidersen bende giderim benim kanıtım var cart curt' yani polise gidemicez. Bende kendimi toparlayıp direkt dışarı attım. Sonra koşmaya başladım. Yakın olduğu için o parka gittim. Saklandım falab işte sonra sizi aradım. O kadar"

Şok olmuştum. Beomgyu kahvesini bitirip tepsiye koydu. Işıklar falan açık olduğu için Konon uyanmış olmalıydı.

Alt katta ki iki odanın birisinde Konon yatıyordu diğeri ise misafir odasıydı. Yukarıda ise bizim ve Jungu nun odası vardı.

Konon odasından dışarı çıkıp bize baktı.

"Neden hala ayaktasiniz?"

"Uzun hikaye noona uyu sen hadi."

Konon kafasını sallayıp geri odasına girdi. Konon odasına girmesiyle Beomgyu ayağa kalktı.

"Sizin bir odanız boştu demi. Ben oraya gidiyorum."

"Dur. Sana yeni pijama vereyim bunlar çamur olmuş baksana"

Hemen kalkıp yukarı çıktım. Kendi dolabımdan beomgyu ya olacak pijamaları getirip ona verdim.

"İyi geceler"

"İyi geceler"

Deyip odaya girdi.

Bizde Riki yle ayağa kalktık.

"Yarın Beomgyu nun eşyalarını buraya taşıyalım."

"Evet yarın uzun bir gün olacak o yüzden uyumliyiz"

Riki gülüp beni belimden çekti.

Evli çiftler gibiydik. Birbirimizi çok seviyorduk.

Yavaşça uzanıp dudaklarına bir öpücük kondurdum.

Geri çekildiğimde odadan içeri girdik.

"Hadi geç yatağa"

Gülerek söylediği şeyle hemen yatağa yattım.

O da ışıkları kapatıp arkama uzandı. Ardından kollarını belime sarıp kendisine çekti ve uyuklamaya başladı.

Kokum onu rahatlatıyormuş. Yani öyle diyor. Ne varsa kokumda. Peh!

Yavaşça belini salla 'SunkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin