Büyük bir yük

181 30 27
                                    

Riki nin babasının ölümünün üzerinden 2 hafta geçmişti. Riki bayağı toparlamis ve kendine gelmişti.

Babasının bıraktığı şirketin başında artık o vardı.

Bu pis işlere beni bulastirmayin dese bile avukat durmadi ve zorla da olsa şirketin başına geçirdi.

Riki artik ayri bir zenginlikteydi. Okulu bırakmak zorunda kalmıştı ki okumasina bile gerek yoktu.

Avukata ben bu islerden anlamıyorum dese bile, avukat yine ben sizin bütün açıklarınızi kapatacağım dedi.

Sevmiştim şimdiden sıcak kanlı birisiydi.

Ve şuan Riki nin ofisindeydim. Ben kahve içiyordum, o da gözlüklerini takmış dosyaları inceliyordu. Birden dosyanın kapağını hızla kapattı.

Gözlüğünü çıkartarak şakaklarini ovaladı.

Kahvemi masaya koyarak ona baktım.

"Noldu?"

"Of! Buradan bir çıkamıyorum. Ne zamandır stüdyoya uğramadım. Beomgyu batirmistir orayı."

"Senin yerine gidip bakmamı ister misin?"

"İyi olurdu aslı-"

Birden kapı hızla açıldı ve içeriye Konon, Sola ve Jungu girdi.

Jungu ve Sola ikilisi koşarak Riki nin üzerine atladılar.

"Canım abim seni çok özledim."

"Canım babam seni çok özledim"

İkisi de ayni anda söylemiştiler bu cümleleri. Konon gülümseyerek yanıma oturdu.

"Nasılsın Sunoo-ah?"

"İyiyim ya sen nasılsın?"

O sırada Riki nin bize kaşlarını çatmış bir şekilde bakışı dikkatimi çekti. Ne var şeklinde kafamı salladigimda konuşmaya başladı.

"Sunoo'ma tek ben Sunoo-ah diyebilirim Konon. Bunu aklından sakın çıkarma."

"Aman sende ne kıskanç bir şey oldun son zamanlarda. Yemedik kocanı al senin."

"Yiyemezsin zaten!"

Jungu nun boynuna sarılması ile susmustu.

"Herkese bir Jungu gerekiyor. Baksana nasılda sinirini yatistirdi."

Konon gülümseyerek söylediği şeye bende güldüm.

Tam o sırada tekrar kapı açıldı. İçeriye annem poşetler ile daldı.

"Nabersiniz gençlik? Bende beni çok özledim biliyorum. Her neyse ezikler size yemek getirdim bol bol yiyin ve kilo alın. Ondan sonra nasıl vereceğim bu kiloları diye bana yakının. Her neyse ya alın yiyin."

Annem gene ikonik tavirlarindan vazgeçmiyordu.

Bize getirdiği yemekleri yedik. Gerçekten güzeldi. Kendisi mi yapmıştı acaba?

"Ellerine sağlık annecigim cok güzel olmus"

Riki bunu dediğinde ona bombastic side eye bakışı attım. Anneme kimse anne diyemezdi.

Ben hariç.

"Sus lan. Bana anne deme. Ben senin annen falan değilim. Sen o lafları ettin benim gözümden düştün."

"Ya annecim daha kac kere diyeceğim sinirliydim."

"Bende sinirlenince millete saydirayim o zaman öyle şey mi olur yav?"

"Anne zaten yapıyorsun."

"Kes kes!"

---

Herkes gitmişti yine Riki ve ben kalmıştık ofiste.

Ayağa kalkıp yanına gittim. Bilgisayardan bir şeyler yapıyordu. Bende rahat etsin diye masaj yapmaya başladım.

"Babanın katilini araştırıyor musun?"

"Evet. Ama hâlâ elimize bir sonuç geçmiş değil. Katil her kimse (🙂) çok profesyonel olmalı."

"Orospu çocuğu. ne istedin adamdan?"

"Haklısın, ama daha iyi oldu. Birkaç sene sonra yine karşıma geçip bu senin kardeşin diye birisini tanitmasini istemezdim. Kimlerden peydahladigi kac cocuk var kim bilir?"

"Ya bir şey dicem. Doktor öldürmüş olmasın?"

"Doktor olamaz o Kore'nin en güvenlikli hapishanesinde, ki orada olmasa bils babama değil bana zarar verirdi. Biliyorsun benden nefret ediyor."

"Off o zaman kim?"

"Bilmiyorum. Ama bu işin peşini bırakacak değilim."


---

-Riki

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-Riki

Yavaşça belini salla 'SunkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin