21. Bölüm- KÖSTEBEK

3.8K 221 38
                                    

Merhaba ATEŞ VE BUZ ailesi...

Yavaş yavaş Deniz ve Poyraz'ın mesellerine giriş yaptığımız bir bölümden selamlar. 

Onların beraber olmasını isteyen milyonlarca insan var ve ben buna çok seviniyorum. 

Gönderdiğiniz mesajların hepsini okumaya çalışıyorum. Cevap vereöediklerim lütfen kusura bakmasın. Hepinize tek tek cevap vermeye çalışıyorum. 

Kitap hakkındaki yorumlarınızı ve isteklerinizi benimle paylaşırsanız sevinirim.

Bölüm şarkısı: Duman- Elleri ellerime.

🌟  basarak bölümü parlatın.

Aradan geçen süre zarfında yapabileceğim planları düşünmeye başlamıştım. Kiralık katili bulmak için kullandığımız son piyon da benim yüzümden ölmüştü. Keşke o korumadan yeni telefon almasını istemeseydim. Beş senedir uğraştığımız düzen ihmalkârlığım yüzünden başa dönmüştü. 

Ben pişmanlıklar içinde kıvranırken yatak odasının kapısı hızla açıldı. Kapıda Poyraz'ı görmemle yataktan kalkarak ona sarıldım. Poyraz karşılığını  hemen vermiş ve ellerini belime sarmıştı. "İyi misin Deniz?" 

"İyiyim," dedim sadece. Onun burada olması bana büyük bir güven veriyordu.

Poyrazdan ayrıldığımda kollarımı tuttu. Soran gözlerle yüzümü süzdü. "Ne oluyor Deniz? Şifreyi kullandın, ben çok endişelendim. Bir problem mi var?" Gözlerinde gördüğüm endişe kırıntılarının yanında ki duygunun ne olduğunu biliyordum. Poyraz, bana karşı her daim merhametli bir insan olduğu için o duyguyu merhamet olarak algılamıştım.

Poyraz'ın gözlerine tereddütle bakarak, "telefonum dinleniyor Poyraz," dedim.

Poyraz şaşırmış bir ifadeyle soluklandı. Sinirlendiğini belli eder tarzda gerildi. "Ne dinlenmesi Deniz? Telefonunun dinlenmesi imkansız. Odanın içinde böcek mi buldun?" Tabi yeni telefon aldığımı ona söylemeyi unutmuştum.

Ellerimi hayır anlamında iki yana sallayarak, "hayır, hayır öyle bir şey değil. Böcek falan yok. Asıl böcek tam telefonumun içinde," dedim.

Poyraz alt dudağını dişlerinin arasına aldı ve gözlerini kapatarak sinirli bir nefes verdi. Gözlerini açarak, koyulaşmış bakışlarını bana dokundurdu. "Acar'ın güvenlik sistemine bu zamana kadar tek bir kişi bile sızamadı. Bu imkansız."

Utançtan kızaran yüzümü saklayamadan suçlu gibi Poyraz'a baktım. "Biliyorum. Sistem yüzünden değil zaten, benim yüzümden oldu."

Dolu olan bakışlarımı parmaklarıma çevirdiğimde, Poyraz'ın parmaklarını çenemde hissettim. "Bana bak güzelim." Çenemden destek vererek başımı yerden kaldırdığında dolu bakışlarım onu buldu. "Yüzünü asla yere eğme tamam mı?" Avuç içleri yanaklarımı bulduğunda baş parmağıyla yanağıma ulaşan yaşı sildi. "Baştan anlat şimdi, neler oldu?"

Küçük bir çocuk gibi burnumu çektiğimde anlatmaya başladım. "İstanbul'a ilk geldiğimiz gün. Cem telefonumu düşürüp, ekranını kırmıştı hatırladın mı?" Poyraz kafasını evet, anlamında sallayarak hatırladığını belirttiğinde, devam ettim. "Sen ertesi gün işe gittiğinde senin korumalarından birinden telefon almasını istedim. Akşam sen gelmeden hemen önce telefonu aldı, getirdi. Kutusunun jelatini açılmıştı. Satın aldığı yerde telefon sağlam mı değil mi diye açmışlar kasada, sonradan sorun olmasın diye. Bende fazla üstelememiştim. Benim de o an aklıma böyle bir şey olacağı gelmedi. Acar'a yeni telefon aldığımı söylemeyi unuttum. Eğer söyleseydim o zaten hemen güvenlik sistemini kurardı ama benim kafam o kadar doluydu ki. Nasıl böyle bir aptallık yaptım inan bilmiyorum. Çok özür-"

ATEŞ VE BUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin