15. Bölüm- ACININ DUDAKLARA MÜHRÜ...

5.4K 219 35
                                    

Merhaba ATEŞ VE BUZ ailesi...

Ateş ve buz kitabına gösterdiğiniz yoğun ilgiden dolayı teşekkür ederim.  

Bölüm hakkındaki yorumları yazarsanız sevinirim. 

Bu kitap için önerebileceğiniz karakterleri buraya yazar mısınız?

Bölüm şarkısı: Emre Aydın- Yansın

🌟 Parlatmayı unutmayınız.

Zehirli sözlerin, panzehri yoktu. İşte bizi öldüren de buydu.


🌟 Parlatmayı unutmayınız.

GÜNÜMÜZ'DEN DEVAM...

Geçmişin perdesi gözlerimden sıyrıldığında ürperdim. Hayatta en zor şeyin sevdiğim insanları paylaşmak olduğunu bilmiyordum. Sadece sana bakmasını istediğin gözlerin, sadece sana dokunan ellerin hep son durağı olmak istersin. Çünkü bilirsin sevgi böyledir. Sevgi dokunmaktır, gözlerine bakmaktır, onunla bir yarım olup, bütünleşmektir.

Sevgi, aşkın en büyük koruma kalkanıdır. Aşkını korumak için önce içindeki sevgiyi ortaya koyarsın. Sevgi çemberi daraldığında, aşkın can çekişleri kulaklarını tırmalar. Çünkü sevgi azaldıkça güven azalır. Güvenin azaldıkça elindeki kelebeği daha çok sıkmaya başlarsın. Avuçlarında sıktığın kelebek kurtulmak için hızlıca çırpar kanatlarını.

Avucunda çırpınan kanatlar, keskin yaralar açsa da içinde, özgür olmasını istemezsin ve acı çekmesini zevkle izlemeye başlarsın. Ama kulakların aşkın can çekişleriyle kıvranmaya devam eder. Sevgi kalkanı tamamen yok olduğunda aşk sana da, avuçlarında ki kelebeğe de zarar verir.

Aslında aşk acıtmaz. Aşkı bitiren, sevgi ve güvendir. Aşk acıtmaz, aşk kanatmaz, aşk seni öldürmez; ta ki güven bitene kadar.

Bu kolyenin benim odama nasıl geldiğini bilmiyordum ama muhtemelen Kuzey koymuş olmalıydı. Benim boynumdan söküp aldığı kolyeyi neden yıllar sonra yeniden gözüme sokmak istediğini algılayamamıştım. Bu kolyenin artık benim için bir değeri yoktu. Aynı Kuzey'inde olmadığı gibi. Hızlıca üstümü giydiğimde üstüme ince bir hırkageçirdim. Kolyeyi alıp cebime gelişigüzel koyup boş kutusunu takıçekmecelerinden birine fırlattım. 

Sakin geçen akşam yemeğinde Kuzey yoktu. Çalışması gerektiği için bize katılamayacağını bildirmişti, çalışan kadın. Yemekten sonra sohbet edilmiş ve gece yarısına doğru herkes odasına çekilmişti. Poyraz çocuklara masal okumuş ve uyuduklarında odamıza çıkmıştık.

Poyraz kanepede yatacağını söylese de benim itirazım sonucunda yanıma yatmıştı. Buna alışmalıydım. Çünkü Poyraz ömrümün sonuna kadar hayatımda olacak erkekti. Amerika'da çocuklar anlamasın diye birçok kez beraber uyuduğumuz olmuştu. Sabahları erken uyandığım için zaten çocukların ayrı uyuduğumuzu anlamaları imkansızdı.

Poyraz yanımda çoktan uykuya dalmışken, ben yine uyuyamamıştım. Pencerenin önündeki koltuğa uzanmış, elimdeki şarabı yudumluyordum.

Manzaram ise Kuzey'in çalışma odasına bakıyordu. Boydan boya olan penceresi açıktı. Beyaz, tül perde hafif rüzgardan pencerenin dışına çıkıyor ve aradan Kuzey'i görmemi sağlıyordu. Masa lambasının ışığı onun bedenine değiyor ve yanındaki duvara gölgesi, büyük bir şekilde yansıyordu. Gölgesinden anladığım kadarıyla, çalışma gözlüklerini takmıştı.

Önünde ki projeyi gelişi güzel çizmeye çalışıyordu. Bunu kaleminin hareketlerinden görebiliyordum. Bu demektir ki, çizmek için çizmiyordu. Kafasını dağıtmak için kağıda karalama yapıyordu.

ATEŞ VE BUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin