Merhaba ATEŞ VE BUZ ailesi...
Yeni bölüm için çok heyecanlı olmalısınız. Neyse bu bölüm sizi Poyrazınıza kavuşturacağım.
Fırtına Poyraz yeniden sahalarda olacak.
Lütfen bol yorum yapın. Gelecek bölümlerde sizin yorumlarınıza ve tahminlerinize ihtiyacım olacak.
YILDIZA BASMAYI UNUTMAYINIZ.
Uyandığımda Kuzey odadan gitmiş ve gece kendini sessiz bulutlu bir güne bırakmıştı. Pişmanlığı şaha kalkmış bir şekilde gözleriyle sürekli benden af dilenen bir adam vardı. Onunla yaşadığım her şey gerçekti. Aşk, tutku, sevgi... Her şeyi ilk onda tatmıştım, onun da bende tattığı gibi.
Füsun'un bizi ayıran planları olmasaydı belki de şu an dünyanın en mutlu ve sorunsuz çifti olabilirdik. Karnımdan zorla alınan bebeğimi, Cem ve Cemreyi beraber büyütebilirdik. Kuzey'in şu an ki pişmanlığı çok geçti.
Biz heyecanla yazdığımız her sayfayı yakıp yok etmiştik. Duygularımız, hislerimiz zamanla körleşmiş ve yok olmuştu. Ondan ne kadar nefret etsem de bende yeri her zaman ayrı olacaktı. O bilmese bile o her zaman çocuklarımın hiç bilmeyecekleri, biyolojik babasıydı.
Yattığım yerden hastanenin camına vuran yağmur damlalarının tutunamadan kayışını izledim bir süre. Hayatta böyle değil miydi zaten. Tam herşey yoluna girmişken bir anda kayıp en tepeden yere çakılabiliyorduk. Her yaşımızda yeniden düşüp, yeniden kalkıyorduk. Sevdiklerimiz için güçlü olmaya çalışıyorduk.
Yaklaşık on dakika sonra odanın kapısı açıldığında içeriye, uykusuz gözlerle Hamdi girdi.
Hafifçe doğrulup sırtımı yastığa yasladım. Kuruyan boğazımı hafifçe temizlediğimde dilimden kelimeler döküldü. "Gittiler mi?" Sakin olmalı ve çocuklarım için en iyisinin bu olduğunu kabullenmeliydim. Hamdi hüzünle kafasını salladığında, "gittiler yengem. İsveç'e indiklerinde haber gelecek," dedi. Dudağımın kenarını ısırdım.
Ben çocuklarım olmadan nasıl dayanacaktım?
"Çocuklar sorun çıkarmadı değil mi?"
Hamdi kafasını salladı. "Cemre, babamı görücem, diye biraz huysuzlandı. Ama Acar biraz uğraştıktan sonra halletti yenge. Merak etme iyiler, iyi olacaklar."
"Biliyorum." Boğazımdaki düğümden dolayı zorla yutkunduğumda, "onlar için en iyisi buydu Hamdi," dedim.
Hayır değildi!
Normalde bir çocuğun güvende olduğu tek yer annesinin kollarıydı. Ama benim çocuklarım için en güvenli yer, benden en uzak olan yermiş gibi hissediyordum. Onlar benden uzakta daha güvendelerdi.
Hamdi yatağın yanındaki sandalyeye oturdu. "Sen nasıl uygun görürsen yengem. Ama sende onlarla gitmeliydin. Abim uyandığında çok kızacak."
Hiçbir tepki vermeden burukça gülümsedim ve kafamı çevirerek camdan dışarıyı izlemeye devam ettim. "Füsun ve Mehmet'in benimle ne derdi var bilmiyorum. Ama çocuklardan uzakta olmam en iyisi Hamdi. Onların tek derdi benim ve bunun sebebini bilmediğim için hiçbir şey yapamıyorum."
Daha fazla konuşamadım. Sustum ve gri bulutların İsatanbulu sarmalamasını izledim. Konuşursam hıçkırarak ağlamaya başlardım ve karnımda bana tutunmaya çalışan bebeğimde üzülürdü. Çocuklarıma son kez sarılamamış, koklayamamış olmam bile ağlamam için yeterli bir sebepti.
Dolan gözlerimden firar eden yaşlar Cem ve Cemre içindi. Şimdiden kokularını seslerini delicesine özlemiştim. Keşke onları son kez öpebilseydim. 'Olsun!' dedim kendi kendime.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞ VE BUZ
ChickLitSöylediklerini kabullenmeyerek kafamı iki yana salladım. Ona doğru uzandığımda ellerimi göğsüne koydum. Gözyaşlarım dur durak bilmiyordu. "Hayır, Kuzey hayır! Bana inan, n'olur bana inan! Ben sana ihanet etmedim. Ben Deniz'im, senin Deniz'in. Ben sa...