Merhaba ATEŞ VE BUZ ailesi...
Bu bölüm benim için çok heyecanlıydı bir an önce bitirip yayınlamak istedim. Bu arada beni profilimden takip ederseniz yeni bölümlerden daha çabuk haberdar olabilirsiniz.
Yorumlarını bekliyorum.
YILDIZA BASMAYI UNUTMAYINIZ.
Kuzey'in yanından ayrıldığımızda Poyrazla hiç konuşmamıştık. Eve geldiğimizde duşa girip uzun süre ağlamıştım. Neden ağladığımı bende bilmiyordum ama geçmişin güzel anılarının böyle kirlenmesi beni üzüyordu. Sezen Aksu'nun şarkısında da söylediği gibiydi.
Ağlamak öfke, delice nefret
Doruklarda aşk, doyumsuz sevinç
Kahreden keder kısaca hayat
Ve nefesindir ve nefesindirKuzey'e olan öfkeme, bana inanmamasına güzel olan her anımızı paramparça etmesine saatlerce ağladım. Böyle olmamalıydı belki ama artık hayatımda Poyraz vardı. İçimde ona karşı oluşan sevgi ve aşk Kuzeyle yaşadığımdan daha farklıydı. Bunları düşünerek Poyraz'a haksızlık ettiğimin farkındaydım ama düşüncelerime ve yaşadığım haksızlığa engel olamıyordum.
Duştan çıktığımda Poyraz yatakta yatmış tavanı izliyordu sessizce. Giyinme odasına gidip pijamalarımı giydiğimde yatağa yatıp göğsüne sığındım. O da bunu reddetmeden kollarını bana sardı.
Başım Poyraz'ın çıplak göğsünde yerini bulmuşken, ona biraz daha sokuldum. Güneşin ilk ışıkları odamıza giriş yaptığından beri ikimizde sessizdik. Kulaklarımda hâlâ Kuzey'in sesi yankılanıyordu.
'Seni senden nefret ederek seveceğim Deniz'
Korktuğum şey Kuzey'in öfkesi değil, sevgisiydi. Öfkeyle ve nefretle harmanlanan aşkının Poyraz'a bana veya çocuklara zarar vermesinden korkuyordum. Poyraz onun Türkiye'ye bir daha gelmeyeceğini söylese de, Kuzey'i benim kadar iyi tanımıyordu belli ki. Mutlaka gelecekti. Artık kafam bazı şeyler için durma noktasına gelmişti ve ben düşünmek istemiyordum.
Poyraz bendeki sessizliği fark ettiğinde eli yanağımı okşadı. "Güzelim," dedi fısıltılı sesiyle. "Hmm," diyerek göğsüne daha çok yerleştim.
Poyraz'ın yansımasını camdan gördüğüm için gülümsemesine takıldı gözüme. "Yoruldun mu?"
Kafamı sallayarak, "hıı hıı," dedim sadece. Şu an trip faslına geçtiğim için onunla konuşmuyordum.
Poyraz derin bir nefes aldığında, kalçamdaki eliyle popoma bir şaplak attı. Acımamıştı ama aniden gelen bir hareket olduğundan hafifçe, "ah," diye bağırdım. Sinirli gözlerle çenemi Poyraz'ın göğsüne yasladım. Bakışlarımız kesiştiğinde, çapkınca göz kırpmıştı.
Nazlanarak, "acıdı," dedim.
Poyraz vurduğu yeri okşadığında, mavileri çoktan gözlerimi esir almıştı. "Ne düşünüyorsun?" Duraksamadan, "esmer bomba Aslıyı," dedim sinirle. Hem sinirliydim hem de adamın göğsünde yatmaya devam ediyordum.
Poyraz'ın üstünden kalkmak için karın kaslarına ellerimi bastırdığımda, kollarımdan tutarak beni üstüne yeniden çekti. Saçlarım yüzüne geldiğinde eliyle kulağımın arkasına sıkıştırdı. "Deniz'im... güzel karım fazla büyütmüyor musun?" Omzumu silkerek, "bana ne," dedim. Şu an Cemreden bir farkım olmadığına emindim.
Poyraz derin bir nefes verdiğinde, komodinin üstünde bulunan telefonunu alarak bir şeyler yaptı. Telefonu yan tutup bana doğru çevirdiğinde, restoranın kamera görüntüleri görüş açıma girdi. Kamera kayıtlarının onda ne işi vardı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞ VE BUZ
ChickLitSöylediklerini kabullenmeyerek kafamı iki yana salladım. Ona doğru uzandığımda ellerimi göğsüne koydum. Gözyaşlarım dur durak bilmiyordu. "Hayır, Kuzey hayır! Bana inan, n'olur bana inan! Ben sana ihanet etmedim. Ben Deniz'im, senin Deniz'in. Ben sa...